Vergi hukuku, işletmeler ve bireyler için karmaşık ama bir o kadar da önemli bir alandır. Bu yazımızda, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi üzerine detaylı bir inceleme yapacağız. Öncelikle, Mükerrer 355 maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezasının ne kadar olduğuna değineceğiz. Ardından, bu cezanın neden uygulandığını ve 353/1 madde gereğince neler öngörüldüğünü anlatacağız. Özellikle, özel usulsüzlük cezasının uzlaşma süreçlerini anlamak da kritik bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bizi izlemeye devam ederek, bu madde ile ilgili merak ettiğiniz birçok sorunun yanıtını alacak ve vergi mevzuatı hakkında daha sağlam bir bilgiye sahip olacaksınız.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi, Türkiye’de vergi sisteminin düzenlenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu madde, vergi mükelleflerinin uyması gereken yükümlülükleri ve bu yükümlülüklere aykırı hareket edenlere uygulanacak özel usulsüzlük cezasını belirlemektedir. Özellikle, vergi beyanlarında yanlış veya eksik bilgi verilmesi durumunda, mükelleflerin karşılaşabileceği yaptırımların işleyişini düzenlemektedir.
Madde, çeşitli alt fıkralarıyla birlikte farklı usulsüzlük durumlarını kapsamaktadır. Aklımızda bulundurması gereken en önemli noktalar; vergi mükelleflerinin özellikle defter ve belgelerinin doğru ve eksiksiz tutulması gerektiğidir. Bu tür yükümlülüklere riayet edilmemesi durumunda, söz konusu ceza hükümleri devreye girmekte ve mükellefler üzerinde ciddi mali yükler oluşturabilmektedir. Bilhassa vergi denetimlerinde bu hususlar titizlikle incelenmektedir.
Bununla birlikte, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi gereğince kesilecek olan cezanın miktarı, mükellefin hangi tür usulsüzlük yaptığına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Yani, usulsüzlüğün türü ne kadar ciddi ise uygulanacak ceza da o oranda artış göstermektedir. Bu durum, vergi mükelleflerinin daha dikkatli ve bilinçli olmalarını gerektirmektedir.
Ayrıca, bu madde kapsamında ayrıca çok önemli bir husus bulunmaktadır: Usulsüzlük cezasının uygulanması sürecinde mükelleflere belirli haklar tanınmaktadır. Mükerrefip 355. maddeye göre, mükellefler, bazı durumlarda uzlaşma yollarını aramakta ve cezanın miktarını düşürme fırsatı bulabilmektedir. Bu durum, mükelleflerin iş yüklerini hafifletmekle birlikte, devletin vergi tahsilatını da daha sağlıklı bir biçimde gerçekleştirmesine olanak tanımaktadır.
Sonuç olarak, bu madde, vergi mükelleflerinin yükümlülüklerini net bir şekilde tanımlayan ve vergi sisteminin işlerliğini sağlamaya yönelik bir düzenleme olarak öne çıkmaktadır. Her bir mükellefin bu düzenlemeyi ayrıntılı bir şekilde anlaması, hem kendi haklarını koruması hem de vergi ödemelerini zamanında ve doğru bir şekilde yapabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355 Maddesi Uyarınca Özel Usulsüzlük Cezası Ne Kadar?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi, vergi uygulamaları içerisinde özel usulsüzlük cezalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu madde, belirli şartların mevcut olduğu durumlarda vergi mükelleflerine uygulanacak ceza miktarını belirli kriterlere göre düzenlemektedir. Bu bağlamda, mükerrer 355 maddesi, vergi mükelleflerinin uyması gereken yükümlülüklerin ihlali durumunda devreye giren yaptırımları kapsamaktadır.
Özel usulsüzlük cezası, genellikle belgesiz veya yetersiz belge düzenlenen işlemlerle ilgili olarak, vergi mükelleflerine kesilen bir ceza türüdür. Bu cezanın miktarı, ihlalin niteliğine, tekrarlanma durumuna ve mükellefin geçmiş vergi itaat durumuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi‘ne göre, ceza miktarı genel olarak, mükellefin düzenlemediği belge üzerinden hesaplanarak belirlenmektedir.
Belge düzenlemeden kaçınan ya da belgelerini doğru bir şekilde beyan etmeyen mükellefler için kesilen bu ceza, genellikle beyan edilmesi gereken tutarın %25’i ile %50’si arasında bir oranla karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu oran, her yıl Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen yeniden değerleme oranları çerçevesinde güncellenmesi mümkün olan bir durumdur.
Ayrıca, eğer bir mükellef daha önce benzer bir ihlalde bulunmuşsa, alınacak ceza miktarı da artış gösterebilmektedir. Bu nedenle, mükelleflerin vergi dönemleri içerisinde belgelerini eksiksiz ve doğru bir şekilde düzenlemesi büyük bir öneme sahiptir. Aksi takdirde, yapılacak denetimlerde yaptırım uygulanabilir ve bu durum mükellef için maddi kayıplara yol açabilir.
Sonuç olarak, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezasının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken pek çok unsur bulunmaktadır. Mükelleflerin vergi yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmesi, bu tür cezalarla karşılaşmalarını en aza indirmek adına kritik bir önem taşımaktadır.
213 Sayılı Vuk 353/1 Maddesi Gereğince Nedir?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Türkiye’deki vergi sistemini düzenleyen temel yasalardan biridir. Bu yasa kapsamında, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda karşılaşacakları cezai yaptırımlar detaylandırılmıştır. Özellikle, VUK 353/1 maddesi, vergi mükelleflerini etkileyecek şekilde önemli bir düzenleme içermektedir.
VUK 353/1 Maddesinin Amacı
VUK 353/1 maddesi, vergi kanunlarına uyumu teşvik etmek ve gelir kaybını önlemek amacıyla belirlenmiş olan “Özel Usulsüzlük Cezası”nı düzenlemektedir. Bu madde, mükelleflerin vergi beyannamelerinde gerçeğe aykırı bilgi vermeleri ya da vergi kaybına neden olacak bir takım işlemler gerçekleştirmeleri durumunda uygulanacak cezai yaptırımları kapsamaktadır. Buradan anlaşılan o ki; vergi sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesi, mükelleflerin doğru ve dürüst bir şekilde vergi beyannamesi vermesiyle doğrudan ilişkilidir.
Uygulamada Cezalar
Vergi Usul Kanunu 353/1 maddesi uyarınca, mükelleflerin vergi beyannamelerini gerçeğe aykırı olarak düzenlemeleri, belirli bir ceza ile sonuçlanmaktadır. Bu cezalar, genellikle hapis cezasına kadar varan yaptırımlar içerebilir ve mali açıdan mükelleflere ciddi sonuçlar doğurabilir. Örneğin, eğer bir mükellef, gider belgelerinde sahte belgeler kullanıyorsa veya gelirini olduğundan düşük gösteriyorsa, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası ile karşılaşabilir.
İtiraz ve Savunma Hakkı
Mükelleflerin, kendilerine kesilen özel usulsüzlük cezasına itiraz etme hakları bulunmaktadır. Bu bağlamda, vergi mahkemelerinde savunma yaparak durumu düzeltme imkanına sahiptirler. Yine de, itiraz sürecinin nasıl işlediği ve hangi belgelerin gerekli olduğu gibi konular, dikkat edilmesi gereken ayrı bir süreçtir.
Sonuç olarak, 213 Sayılı Vuk 353/1 maddesi, vergi usul kanunları çerçevesinde oldukça önemli bir yer tutmakta ve her mükellefin, bu maddeden doğabilecek sorumluluklarını iyi anlaması gerekmektedir. Vergi yükümlülüklerini yerine getirirken dikkatli davranmak, olası cezai işlemlerden korunmamız için büyük önem taşımaktadır.
Özel Usulsüzlük Cezası Neden Gelir?
Özel usulsüzlük cezası, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355 maddesi çerçevesinde belirlenen durumların ihlali sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu cezaların uygulanma nedenlerini anlamak, hem mükellefler hem de vergi denetim kuruluşları açısından büyük önem taşımaktadır. Peki, özel usulsüzlük cezası neden gelir?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, özel usulsüzlük cezası, vergi yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya bu yükümlülükleri eksik yerine getiren mükelleflere uygulanmaktadır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi kapsamında, özellikle aşağıdaki durumlar cezaya yol açabilmektedir:
Defter ve Belge Düzenine Aykırılıklar: Mükellefler, vergi kanunları çerçevesinde düzenli defter tutmakla yükümlüdürler. Bu defterlerin zamanında ve eksiksiz olarak tutulmaması, kayıtların gerçek durumu yansıtmaması gibi durumlar, özel usulsüzlük cezasının doğmasına neden olmaktadır.
Gerçek Olmayan İşlemler: Mükelleflerin, vergi avantajı sağlamak amacıyla gerçek olmayan satış, alım veya diğer ticari işlemleri kaydetmeleri, özel usulsüzlük cezasını beraberinde getirir. Bu tür işlemler, vergi kaybına yol açtığı için, vergi otoriteleri tarafından ciddi yaptırımlarla karşılanmaktadır.
Zamanında Beyan Yapmamak: Vergi mükelleflerinin, kanunen belirlenen sürelere uymayarak beyanda bulunmamaları veya eksik beyanda bulunmaları, özel usulsüzlük cezasının uygulanmasına neden olabilmektedir. Bu tür durumlar, vergi mükelleflerinin sorumluluklarını yerine getirmediğini gösterir.
Denetim ve İnceleme Süreçleri: Vergi denetimi sırasında mükelleflerin belgelerine veya defterlerine ulaşılması zor veya imkânsız olduğunda, bu durum da ceza ile sonuçlanabilir. Denetim ve inceleme süreçlerine destek vermemek veya gereken belgeleri sunmamak, mükellefin aleyhine sonuçlanabilir.
Bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda, özel usulsüzlük cezasının önlenmesi için mükelleflerin söz konusu yükümlülüklere riayet etmeleri büyük önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki, vergi uyumu sağlamak, sadece cezai yaptırımlardan kaçınmak için değil, aynı zamanda devletin kaynaklarının daha verimli kullanılmasına da katkıda bulunmak adına kritik bir öneme sahiptir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ne Demek?
Vergi Usul Kanunu, Türkiye’de vergi sisteminin temel yapı taşlarından birini oluşturur. Bu kanun, özellikle vergilerin toplanması, mükelleflerin yükümlülükleri ve vergi idaresinin organizasyonu açısından önemli bir çerçeve sunmaktadır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, 1961 yılında kabul edilmiştir ve günümüzdeki uygulamalarına zemin hazırlamaktadır. Bu kanunun ana amacı, vergi yükümlülerinin vergisel yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak, aynı zamanda vergi idaresinin etkinliğini artırmaktır.
Kanun, vergi yaşam döngüsünün birçok aşamasını düzenler. Mükelleflerin beyanname verme sürelerinden, vergi incelemeleri ve tahsilat süreçlerine kadar pek çok konu, bu kanun çerçevesinde yürütülür. Bunun yanı sıra, vergi usul işlemlerine ilişkin çeşitli yaptırımlar ve cezalar da düzenlenmiştir. Özellikle mükerrer 355. madde, bu bağlamda özel usulsüzlük cezalarının hangi durumlarda ve nasıl uygulanacağını ortaya koymaktadır.
Kanunun kapsamı oldukça geniştir ve temel olarak vergi mükelleflerine yönelik birtakım düzenlemeleri içinde barındırır. Örneğin; mükelleflerin kitaplarını tutma, defter beyan etme, belgeleri saklama gibi yükümlülükleri bu kanun ile belirlenmiştir. Ayrıca, vergi kaçakçılığına karşı alınacak önlemler ve mükelleflerin uyması gereken etik kurallar da yine bu kanun içerisinde yer almaktadır.
Ayrıca, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi ile birlikte mükelleflerin vergi usulüne yönelik ihlallerinin hangi koşullarda kabul edileceği ve bu ihlallere bağlı olarak uygulanacak cezai müeyyidelerin neler olacağı da güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla, bu kanunu anlamak ve takip etmek, hem mükellefler hem de vergi uzmanları için oldukça önemlidir.
Sonuç olarak, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu sadece vergi mükelleflerinin değil, aynı zamanda vergi idaresinin işleyişinin de rasyonel bir temele oturmasına yardımcı olan kritik bir yasadır. Vergi işlemlerinin daha düzenli ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlarken, aynı zamanda mükelleflerin haklarını da korumaktadır.
355/1-1 Özel Usulsüzlük Cezası Nedir?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi çerçevesinde tanımlanan özel usulsüzlük cezası, genel olarak vergi kağıtlarının usulüne uygun bir şekilde düzenlenmemesi durumunda uygulanmaktadır. Bu ceza, vergi mükelleflerinin vergi yasalarına uyumunu sağlamak amacıyla, belirli durumlarda devreye girer. Dolayısıyla, bu tür cezaların doğru bir şekilde anlaşılması, mükellefler olarak bizim için hayati öneme sahiptir.
Öncelikle 355/1-1 maddesinin kapsamını incelemek gerekiyor. Bu madde, vergi mükelleflerinin herhangi bir vergi döneminde usulsüzlük yapmaları durumunda tatbik edilecek cezaları düzenler. Yani, örneğin, vergi beyannamesinin zamanında verilmemesi, gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya belgelerin usulüne uygun olmaması gibi ihlaller bu kapsama girer.
Özel Usulsüzlük Cezasının Uygulama Alanları
Cezanın uygulama alanına baktığımızda, belgede usulsüzlükler ve beyanlıklardaki eksiklikler ön plana çıkmaktadır. Örneğin, vergi mükellefleri, belirli bir dönemde elde ettikleri geliri doğru bir şekilde beyan etmezlerse, bu durumda 355/1-1 maddesi gereğince özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalabilirler. Bu tür durumlar, hem mükelleflerin ekonomik durumlarını olumsuz etkileyebilir hem de bütçeye yapılan katkıları azaltabilir.
Cezanın Hesaplanması
Cezanın miktarı ise, usulsüzlük yapılan tutara ve durumun ciddiyetine göre değişiklik gösterir. Bu durumda, hesaplamalarda dikkate alınacak unsurlar arasında belgenin geçerliliği, mükellefin ihlali tekrarlayıp tekrarlamadığı ve ihlalin süresi gibi unsurlar öne çıkar. İlgili makamlar, her bir durumu titizlikle değerlendirerek, cezanın oranını belirler.
Ceza ve Uzlaşma
Öte yandan, mükelleflerin özel usulsüzlük cezasının uygulanması durumunda uzlaşma imkanı da bulunmaktadır. Bu bağlamda, cezadan kaçınmak için mükelleflerin, bir an evvel ilgili vergi dairesi ile iletişime geçerek durumu düzeltmeleri önem taşır. Böylece, mükellefler olarak bizler, hem mali yükümlülüklerimizi yerine getirmiş oluruz hem de olası cezai süreçlerden korunma şansı elde ederiz.
Bu bağlamda, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi özel usulsüzlük cezası hakkında bilgi sahibi olmak ve muhtemel ihlallerden kaçınmak, vergi mükellefleri olarak hepimizin sorumluluğudur. Unutmamalıyız ki, doğru bilgi ve süreç yönetimi, hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük önem taşımaktadır.
3074 Özel Usulsüzlük Cezası Nedir?
3074 Özel Usulsüzlük Cezası, Türkiye’deki vergi sisteminde, vergi mükelleflerinin uyması gereken belirli kurallara aykırı hareket etmeleri durumunda uygulanan cezai bir yaptırımdır. Vergi Usul Kanunu’nun 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi kapsamında düzenlenen bu ceza, mükelleflerin vergi bildirimlerini ve işlemlerini doğru bir şekilde yapmamalarının önüne geçmeyi amaçlamaktadır.
Bu ceza, vergi mükelleflerinin vergi beyannamelerinde ya da defter kayıtlarında sahte veya yanıltıcı bilgi vermeleri, vergi matrahını eksik gösterme gibi durumlarda devreye girer. Yani, eğer bir mükellef, vergi yükümlülüklerini yerine getirmede ihmalkar davranırsa, işte o zaman 3074 Özel Usulsüzlük Cezası ile karşılaşabilir. Bu, özellikle gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için geçerlidir.
Özel usulsüzlük cezasının belirlenmesinde, mükellefin suçu işlediği bölge, olayın ciddiyeti ve mükellefin geçmiş vergi durumu gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Bu bağlamda, cezanın miktarı ve uygulanma şekli de değişkenlik gösterebilir. İlk defa bu suçun işlenmesi durumunda uygulanan ceza, tekrarlayan durumlarda çok daha ağır olabilmektedir. Bu nedenle, mükelleflerin, vergi yükümlülükleri konusunda dikkatli olmaları büyük bir önem taşımaktadır.
Ayrıca, bu cezaların herhangi birinin uygulanmasında 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi temel alınmaktadır. Yani, mükelleflerin bu yasaya olan uyumluluğu, hem ceza risklerini azaltmakta hem de vergi yükümlülüklerini yerinde ve zamanında yerine getirmelerine yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak, 3074 Özel Usulsüzlük Cezası, mükelleflerin vergi kurallarına uyumunu sağlamak amacıyla önemli bir yasa parçasıdır. Bu nedenle, tüm mükelleflerin, vergi yükümlülüklerini zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmeleri gerektiğini unutmamaları gerekmektedir.
Özel Usulsüzlük Cezası Uzlaşma
Özel usulsüzlük cezaları, vergi mükellefleri açısından sıklıkla karşılaşılan ve ciddiye alınması gereken bir konudur. Ancak bu cezalarla mücadele etmek için bazı uzlaşma yolları bulunmaktadır. Uzlaşma, mükelleflerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, belirli şartlar altında cezaların indirilmesi veya tamamen kaldırılması anlamına gelir. Bu süreç, hem mükellef hem de vergi dairesi açısından win-win (kazan-kazan) bir durum oluşturma potansiyeline sahiptir.
Öncelikle, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi çerçevesinde, özel usulsüzlük cezası uygulaması, mükelleflerin yapması gereken beyanları zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmemelerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin, mükellef, vergi beyannamesini geç sunmuş veya hiç sunmamışsa, bu durumda özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalabilir. Uzlaşma işlemi, bu tür durumlarda devreye girer ve mükellefler, ceza miktarının düşürülmesi veya uzlaşma yoluyla tamamen kaldırılması için başvuruda bulunabilirler.
Uzlaşma süreci genellikle birkaç aşamadan oluşur. Öncelikle, mükellef ilgili vergi dairesine kendi durumunu açıklayan bir yazılı talep ile başvuruda bulunur. Bu süreçte, hataların kasıtlı olup olmadığı, mükellefin geçmiş vergi uyumu ve mevcut mali durumu gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Daha sonra, ilgili vergi dairesi ile mükellef arasında iletişim ve pazarlık süreci başlar. Eğer taraflar makul bir uzlaşmaya varırsa, ceza miktarında ciddi indirimler yapılabilmektedir.
Sonuç itibariyle, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355 Maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası, mükelleflerin dikkat etmesi gereken önemli bir hukuki durumdur. Ancak, bu cezalarla başa çıkmak için uzlaşma yolunun varlığı, mükellefler için büyük bir avantaj sağlar. İlgili süreçte profesyonel destek almak, müzakerelerin daha sağlıklı yürütülmesine olanak tanıyacaktır. Unutmamak gerekir ki, vergi mükellefleri olarak yasal haklarımızı bilmek ve gereken durumlarda uzlaşma süreçlerine başvurmak, bizleri olası mali yükümlülüklerden koruyacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355. madde nedir?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355. madde, vergi mükelleflerinin vergi yükümlülüklerini yerine getirmede uyması gereken esasları belirleyen bir düzenlemedir. Bu madde kapsamında mükellefler, bağlı oldukları vergi dairelerine doğru ve zamanında beyanname vermekle yükümlüdür. Ayrıca vergi incelemeleri sırasında ortaya çıkabilecek bilgi ve belgeleri sunma yükümlülükleri de bu maddede tanımlanmıştır.
355. maddenin uygulanmaması durumunda ne sonuçlar doğabilir?
355. maddenin uygulanmaması, vergi mükellefleri için bir dizi olumsuz sonuç doğurabilir. Mükerref mükellefler halinde sınıflandırılanlar, belirlenen süreleri geçtikleri takdirde cezai müeyyide ile karşılaşabilir. Bu durumda, vergi oranlarının artırılması ya da gecikme faizi gibi mali yükümlülükler devreye girebilir. Aynı zamanda mükelleflerin itiraz hakları da söz konusudur; ancak bu hak, zamanında başvurulmadığı takdirde kaybedilebilir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355. maddeye ne zaman uyulmalıdır?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355. maddeye uyulması gereken tarih, vergi mükelleflerinin yıllık beyanname verme sürelerine göre belirlenmektedir. Genellikle her yılın Mart ve Nisan aylarında beyanname verme dönemi bulunmaktadır. Bu süreler içinde mükelleflerin beyanname ve diğer yükümlülüklerini yerine getirmesi, yasaların gereği olarak zorunludur. Aksi takdirde, süresinde yapmadıkları her beyan için cezai müeyyideye tabi tutulabilirler.
355. maddenin amacı nedir?
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 355. maddenin temel amacı, vergi sisteminin esaslı işleyişini sağlamak ve adalet ilkelerine uygun biçimde vergi yükümlülüklerinin yerine getirilmesini güvence altına almaktır. Bu madde vasıtasıyla mükelleflerin, vergi daireleri ile olan ilişkileri düzenlenirken, vergisel yükümlülüklerin yerine getirilmesi esnasında şeffaflık, doğruluk ve zamanında yerine getirme ilkeleri öne çıkarılır. Böylece vergi gelirlerinin artışı ve vergi kaçakçılığının önlenmesi hedeflenmektedir.