İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası ve Şartları; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası madde 13 kapsamında iş kazası gerçekleşirse ve işçinin gerekli önlemi almamasından veya hatasından kaynaklı değil de işverenin hatasından, dikkatsizliğinden ve gerekli önlemi almamasından kaynaklı ise bu durumda işçi iş kazası nedeniyle tazminat talebinde bulunabilecektir.
İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası ve Şartları
Nitekim 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da iş kazası tanımlanmıştır.
Madde 3/1-g : İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olayı ifade eder.
Bu kapsamda iş kazası gerçekleştikten sonra işçi tazminat davası açabilecektir.
İşçinin iş kazası sonucunda uğradığı zararlar Sosyal Güvenlik Kurumu ve işveren tarafından karşılanmaktadır.
İşverenin iş kazasından sorumlu olabilmesi için iki şart aranmaktadır. Bunlardan ilki bireysel iş hukuku alanında iş kazasının meydana gelmiş olması, ikincisi ise kural olarak işverenin iş kazasının meydana gelmesinde kusurunun olmasıdır. İşveren iş güvenliği önlemlerini gerektiği gibi almazsa ve kaza bu nedenle olmuşsa iş kazasından işveren sorumlu olmaktadır.
İş kazası nedeniyle tazminat davalarında ispat yükü ilk aşamada işçi de olup bunun aksini ispat etmek ise işverene düşmektedir.
Nitekim iş kazası nedeniyle tazminatın temeli TBK madde 417’de bahsedildiği üzere iş sözleşmesinde yer alan hükümlere aykırılıktan kaynaklanmaktadır.
MADDE 417- ‘’ İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir.’’ denilmektedir.
İŞ KAZASI SAYILAN HALLER NELERDİR?
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası madde 13 kapsamında iş kazasının tanımı yapılmış olup şu şekilde açıklanmıştır;
MADDE 13– İş kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
B) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.
Anlaşıldığı üzere kazanın iş kazası sayılabilmesi için önemli olan husus işverenin işyeri değil işverenin işi için çalıştığı zaman diliminde kazanın gerçekleşmesidir.
Örneğin ; İş için başka bir yere gönderilmesi halinde işçi hala çalışıyor sayıldığından eğer kaza gerçekleşirse bu durumda iş kazası sayılacaktır. Teslimat sırasında kaza yapan işçi iş kazası geçirmiş sayılacaktır.
Bireysel iş hukukunun meydana gelen kazayı iş kazası olarak nitelendirebilmesi ve işverenin sorumlu olabilmesi için SSGS ‘ye ek olarak nedensellik bağı şartı aramaktadır. Yani meydana gelen kaza da işveren nedenli veya görevli olduğu işi icra ederken bir eksik meydana gelmeli ve buna bağlı olarak kaza gerçekleşmelidir. Özetleyecek olursak iş kazası sayılan haller şöyledir:
- İşçinin işverenin iş yerinde veya işini yürütürken çalışıyor sayıldığı hallerde,
- Kazanın işverenin işini yaparken meydana gelmiş olması halinde ,
- Kaza ile sonucun yani zararın arasında nedensellik bağı bulunması halinde,
- Son olarak işçinin kaza neticesinde maddi veya manevi zarara uğraması gerekmekte olup tüm bu şartların( birlikte ) varlığı halinde iş kazası nedeniyle tazminat davası açılmaktadır.
Bu nedenle tespitini yapma noktasında dikkatli davranılmalı ve bir iş avukatından hukuki destek alınmalıdır. TEKO Hukuk Bürosu olarak İş Hukuku alanında hizmet vermekteyiz.
İŞ KAZASI İŞÇİNİN YARALANMASI HALİNDE MADDİ TAZMİNAT DAVASI
İş kazası neticesinde işçinin yaralanması ile iş kazası nedeniyle maddi tazminat davası talep edilebilmektedir. İşçinin geçirdiği kazanın iş kazası kategorisinde olduğunu ispat etmesi şarttır. Yalnızca iş kazası geçirdiğini ifade etmesi ve herhangi bir delil ileri sürmemesi tazminat kazanmak için yeterli olmayacaktır. İşçi ispatını yaptıktan sonra artık ispat yükü işverene geçmektedir.
İşverenin işinde çalışırken işverenin sorumluluklarını yerine getirmemesi sonucunda işçinin yaralanması halinde işçinin başvuracağı birden fazla ispat yöntemi vardır. Bunların başında öncelikle tanık gelmektedir. Aynı işverenin iş yerinde çalışan başka işçilerin veya çevre iş yerlerinde çalışıp işçinin geçirdiği kaza sonucu yaralandığına şahit olan işçilerin de tanıklığı halinde iş kazası nedeniyle yaralandığının ispatı büyük oranda sağlanmış olacaktır. Bir diğer yöntem ise kamera kayıtlarıdır. İş yerinde bulunan veya işçinin kaza anını çeken başka kamera kayıtlarının mahkemeye sunulması halinde de ispat sağlanmış olmaktadır ancak uygulama da çoğunlukla iş kazası geçirilen iş yerinde işveren tarafından kayıtlar aleyhine olduğundan imha edilmektedir. Çevrede bulunan ve kaza anını kaydeden başka kamera kayıtları da unutulmamalı, değerlendirilmelidir.
Tabi ki beraberinde dava açarken işçinin geçirmiş olduğu iş kazası neticesinde yaralandığının tespiti gerekmektedir. Bu nedenle fotoğrafları, adli tıp kurumu raporundan sağlık durumu ile alakalı rapor, yarasının tedavi edilmesi için herhangi bir doktora muayene oldu ise bu raporların da eklenmesi işçi lehine olup ispat açısından kolaylık sağlayacaktır. İş Kazası neticesinde maddi tazminat talepli açılan davalar uzmanlık gerektirdiğinden bir avukattan hukuki destek almanız faydalı olacaktır. TEKO Hukuk Bürosu olarak İş Hukuku alanında hizmet vermekteyiz.
İŞ KAZASI İŞÇİNİN ÖLÜMÜ HALİNDE MADDİ TAZMİNAT DAVASI
İşçinin iş kazası sonucunda uğradığı zararlar Sosyal Güvenlik Kurumu veya işveren tarafından karşılanmaktadır. İş kazası neticesinde işçi vefat etti ise ödemeler işçinin hak sahiplerine yapılacaktır. Hak sahiplerine yapılabilmesi için de iş kazasının Sosyal Güvenlik Hukuku anlamında gerçekleşmesi gerektiği unutulmamalıdır.
İşçi iş kazası neticesinde öldü ise hak sahiplerine Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca ödeme yapılacaktır.
”Madde 20 : İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci madde gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70’i, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanır.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmaması halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.
Gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34 üncü ve 35 inci maddeler uygulanır.
37 nci madde hükümlerine göre hak sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilir.
” denilmektedir.
Anlaşıldığı üzere bu yardımlar genel kapsamlı olup bu kapsama cenaze ödeneği, evlenme ödeneği ve hak sahiplerine bağlanan gelirler girmektedir. Beraberinde işçinin uğradığı manevi zararı Sosyal Güvenlik Kurumu da tazmin etmemektedir. Tahmin edildiği üzere hak sahiplerine yapılan bu ödemeler asıl zararın karşılanması için yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle işçi ek olarak maddi tazminat davası adı altında talep edilmesi gerekmektedir. Yardım hususunda unutulmaması gereken ise zaman aşımıdır. Sosyal Güvenlik Kurumundan alınacak yardımlar 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
MADDE 97- ”Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zaman aşımına uğrar.” denilmektedir.
İŞ KAZASI DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
İş kazası neticesinde dolayısıyla işçinin maddi durumu olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle işçinin yakınları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmektedir. Yalnızca kaza neticesince gerçekleşen ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmektedir.
a. Ölüm
MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.
Kanun maddesinde sayılan bu zararlara ek olarak başka zararlarında olduğunun ispatı yapılırsa tazmini işverenden talep edilebilecektir. Çünkü kanun maddesinde ki sıralama örnekleme olarak yapılmıştır, sıralama değildir. İşçi yakınları da ispatladığı takdir de tazmini talep etmek mümkündür.
Destekten yoksun kalma tazminatını ölen işçiden destek gören herkes, ailesi de dahil(eşi, çocukları, annesi-babası, kardeşleri….) talep edebilecektir. Önemli olan bu desteklerin ispatıdır.
Desteklerin miktarı tam olarak belirlenemiyorsa yani mümkün görünmüyorsa hakimin takdir yetkisi kapsamında belli bir bedele hükmedilmektedir.
Nitekim yargıtay kararları da izah ettiğimiz doğrultudadır.‘’Dava, sigortalının iş kazası sonucunda ölümü nedeniyle anne ve babasının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkin maddi tazminat davasıdır. Destek kavramı hukuki bir ilişkiyi değil fiili bir durumu ifade eder. Ne hısımlığa ve ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır. Öte yandan dava nitelikçe iş kazası sonucu ölen sigortalının yakınlarının Kurum tarafından karşılanmayan maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir Bu yönüyle davanın yasal dayanağı kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa’nın 34. maddesidir ve bu madde kapsamına göre sigortalının ana ve babasına iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü nedeniyle sigortalının eş ve çocuklarından artan pay bulunması halinde gelir bağlanır.
Diğer koşullar da; diğer çocuklardan hak kazanılan aylıklar dışında gelir ve aylık almamaları ve asgari ücretin net tutarından az gelirlerinin bulunmasıdır. Ana ve babanın yaşları 65 ten büyükse eş ve çocuklardan artan hisse olup olmadığına bakılmaksızın aylık bağlanır. Somut olayda, davacı anne ile babanın 5434 sayılı Kanuna tabi emekli aylığı aldıkları, bu nedenle 5510 sayılı Yasanın 34. maddesi gereğince gelir tahsis edilemediği anlaşıldığından ölenin desteğinden yararlanmadıkları ve böylece maddi tazminata da hak kazanamayacakları kabul edilerek davacıların destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir .
(Yargıtay 21. Hukuk Dairesi – Karar: 2016/15113).’’
İŞ KAZASI MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
Manevi tazminat davası, bir kişinin hukuka aykırı bir fiille kişilik haklarının zarar görmesi durumunda, bu zarara karşılık verilen tazminattır. Bizim hukukumuzda manevi zarar hem kişilik haklarının zarara uğraması hem de bedensel zararın giderilmesi nedeniyle talep edilebilmektedir.
İş kazası neticesinde işçinin bedensel zarara uğramasının yanında ruhsal açıdan da zarar gördüğü gözetilerek maddi tazminatla beraber manevi tazminat da talep etme hali uygulama da yaygındır. İş kazası nedeniyle işçi manevi tazminat talebini işverenden talep edebilecektir.
TBK madde 56/1 : Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” denilmektedir.
Şayet iş kazası neticesinde işçi ölmüş ise bu durumda hak sahipleri işçi adına TBK madde 56/2 kapsamında manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
TBK madde 56/2 : Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
İşçinin uğradığı manevi zararı Sosyal Güvenlik Kurumu tazmin etmemektedir. Sosyal Güvenlik Kurumunun karşılamadığı zararların sorumluluğu işverene düşmektedir.
Manevi tazminatın bedelinin ne olacağı çok belirsizdir. Çünkü kişinin yaşadığı üzüntü ve acının tazminat olarak belirlenmesi pek mümkün olmamaktadır. İşçinin yaşadığı zor sürecin karşılığının maddi açıdan verilmesinde en önemli etkenler arasında tanıkların, işçinin durumuna şahitliği ile hakimin takdir yetkisi olacaktır.
İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVALARI HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR ?
İş kazası nedeniyle tazminat davasında görevli mahkeme İş Mahkemesidir. İş mahkemesinin olmadığı yerlerde görevli mahkeme İş Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi olmaktadır.
Görevli mahkemenin beraberinde merak edilen bir diğer husus ise yetkili mahkemenin neresi olduğudur.
Nitekim 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunda yetkili mahkeme açıklanmıştır.
Madde 6-
(1) İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
(2) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(3) İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
İzah edildiği üzere yetkili mahkemenin belirlenmesi yer bakımından yapılmakta olup kesin yetki söz konusu değildir. Bu nedenle ;
- İşçinin veya işverenin yerleşim yeri mahkemesi,
- Kazanın gerçekleştiği veya zararın meydana geldiği yer mahkemesi,
- Davalı birden fazla ise herhangi birisinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilmektedir. Anlaşıldığı üzere davanın nerede açılacağı bu seçenekler arasında davacının takdirindedir.
İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMANAŞIMI
Tazminat davalarında zaman aşımı süresi Türk Borçlar Kanunu madde 146 kapsamında düzenlenmiş olup iş kazası nedeniyle tazminat davası da bu kapsama dahil olmaktadır.
MADDE 146-” Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. ” denilmektedir. Anlaşılacağı üzere iş kazasında tazminat davası kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içinde açılabilmektedir.
Merak edilen bir diğer husus ise iş kazası nedeniyle tazminat davası açılmasının beraberinde aynı zamanda iş kazası nedeniyle ceza davası da açılmış ise bu durumda iş kazası nedeniyle tazminat davasındaki zaman aşımı süresi ceza davasında uygulanan zaman aşımı süresine göre hesap edilecektir.
Örneğin iş kazası nedeniyle ceza davasındaki zaman aşımı süresi 15 yıl ise iş kazası nedeniyle tazminat davasında genel zamanaşımı süresi 10 yıl olduğundan 10 yıl değil 15 yıl dikkate alınacaktır. Ancak süre bakımından ceza davasının zaman aşımı süresi iş kazası nedeniyle tazminat davasının altında kalıyorsa bu durumda iş kazası nedeniyle tazminat davasında genel zamanaşımı olan 10 yıllık zaman aşımı süresi uygulanacaktır. Bu hususlar önem arzettiğinden bir işçi avukatından hukuki destek almanız faydalı olacaktır. TEKO Hukuk Bürosu olarak İş Hukuku alanında hizmet vermekteyiz.