Hukuki Makaleler

Velayet Davası Nedir, Nasıl Açılır, Süreçleri Nelerdir?

Velayet davası, 4721 Sayılı Kanunun 335. Maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Madde 335- ” Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. ” denilmektedir.  Ergin olmayan çocuk Kanunun 11. Maddesinde açıklandığı üzere 18 yaşını doldurmayan çocuktur. 18 yaşına kadar istisnaları olmakla birlikte kural olarak her birey çocuktur.

Madde 339- ” Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. ” denilmektedir.

Kanun maddesinden anlaşılacağı üzere velayet, ergin olmayan çocuk için gündeme gelmektedir. Ergin olmayan çocuğun yüksek menfaati gözetilerek evlilik birliği içerisinde olan ebeveynler tarafından bu hak kullanılmaktadır.

Şayet taraflar evliliklerini devam ettirmeyip boşanmış ise bu durumda da yine hakim tarafından çocuğun yüksek menfaati gözetilerek velayetin anne veya babaya verilmesine karar verilmektedir. Bu hususta hakimin gözettiği birden fazla unsur olmakla birlikte örnek vermek gerekirse ebeveynlerin yaşam tarzı, maddi durumu, müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılama gibi etkenler ön planda olacaktır.

Madde 167- ”Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” denilmektedir. Eğer eşlerden biri boşanma değil de ayrılık kararı alınmasını istiyorsa bu halde ergin olmayan çocuğun velayetinin kime verileceği sorusu gündeme gelmektedir. Şöyle ki kanunun 336. maddesinde ifade edildiği üzere tarafların evliliği devam ettiği sürece velayet ortaktır. Ayrılık kararı neticesinde boşanma gerçekleşmediğinden hakim kanunda da bahsedildiği üzere çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar vermek zorunda olduğundan ayrılık kararı verilen eşlerin ikisine birden velayet verebilmektedir.

Bilindiği üzere ayrılık talep edilirse hakim boşanma kararı veremez. Ancak boşanma davası açıldığında hakim takdir yetkisini kullanarak tarafların boşanmasına karar verebileceği gibi ayrılık kararı da verebilir. Boşanma davasında hakim tarafların boşanmasına karar vermiş ise bu durumda velayeti eşlerden birine verebilir.

Ancak burada önemle hatırlatılması gereken bir husus da şudur ; ”Madde 183- Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. ”denilmektedir. Sonuç olarak eşlerin boşanmasından itibaren velayeti alan eşin durumunda değişiklik olması halinde örneğin vefat etmesi halinde velayet hiçbir işlem yapılmadan doğrudan sağ olan eşe geçmemektedir. Sağ kalan eş tarafından talep edilmesi halinde ergin olmayan çocuğun velayeti hakimin takdirine bağlı olarak verilebilmesi mümkündür. 

Bir diğer merak edilen konu ise evlilik birliğinin devam etmesine rağmen anne veya babanın fiilen velayet hakkını kullanması mümkün olmadığı durumlarda örneğin annesi yoğun bakımda olabilir ve fiilen işlem yapacak durumda olmadığından sorumluluğunu gerektiği gibi yerine getiremeyeceğinden yalnızca bir ebeveynin tek başına velayetin gerektirdiği işlemleri yapabilmesi mümkün olmaktadır. Özetle; anne ve baba evli ise velayet hakkı ikisinin de olacaktır. Ancak anne veya babanın velayet hakkını kullanması bir süre mümkün değilse bu halde yalnızca bir ebeveynin velayet hakkını kullanarak işlem yapabilmesi hukuken mümkündür.

Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Şöyle ki anne veya babanın veya her ikisinin birden yaşam tarzı çocuğu olumsuz anlamda etkiliyorsa, bu psikolojik açıdan olabilmekte veya ekonomik açıdan da olabilmektedir, çocuğun velayetinin anne – babasından alınması için dava açılması halinde hakimin takdir yetkisine bağlı olarak velayet yasal nedenlerden ötürü ana ve babadan alınacak ve velayet 3. Kişiye devredilecektir.

Çocuğun eğitimini, dini eğitimini belirleme hakkına sahip olan anne – baba velayet hakkından kısmen veya tamamen vazgeçemez. Herhangi bir hukuki neden yokken velayet hakkının üçüncü bir kişiye devredilmesi de mümkün değildir. 

ÇOCUĞUN VELAYETİ KAÇ YAŞINA KADAR ANNEYE VERİLİR ?

Ergin olmayan çocuğun anne – babası boşanmış ise bu durumda kural olarak velayetin anneye veya babaya verilmesi gerekmektedir. Eğer taraflar anlaşmalı boşanma ile boşanmışlar ise kendi aralarında yapmış oldukları protokol içerisinde çocuğun velayetinin kimde olacağına dair madde bulunuyorsa hakim, çocuğun üstün menfaatini gözeterek ve anne-babanın yaptığı anlaşmayı dikkate alarak bu doğrultuda hüküm kuracaktır. Ancak taraflar çekişmeli boşanma davası neticesinde boşanmış ise bu durumda hakim tarafından çocuğun faydası gözetilerek ebeveynlerin durumlarını değerlendirilerek karar verilecektir. Sonuç olarak velayetin anneye verilmesine karar verdi ise çocuk ergin olana kadar yani 18 yaşını doldurana kadar annenin velayetinde olacaktır. Nitekim kanun maddesin de açıkça ana- baba ayrı ise velayet ikisinden birine verilir denilmektedir. Burada kanun hakime takdir yetkisi tanımaktadır.

Madde 336-” Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.

Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.” denilmektedir.

 Şayet anne ve baba hiç evlilik birliği içerisinde bulunmamış ancak velayet gündeme gelmiş ise bu halde 4857 Sayılı Kanunun 337. Maddesinden anlaşılacağı üzere velayet anaya aittir. 

Madde 337-” Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. ”denilmektedir. Sonuç olarak ergin olmayan çocuk 18 yaşına kadar evlilik birliği içerisinde hiç bulunmamış olan anaya verilmektedir.

BİR BABA ÇOCUĞUN VELAYETİNİ NASIL ALIR ?

Anne ve babanın boşanması halinde çoğunlukla ergin olmayan çocuğun velayeti temel ihtiyaçları, bakımı vs düşünüldüğünde mahkeme tarafından annesine verilmesine karar verilmektedir. Ancak velayeti verirken hakimin değerlendirmiş olduğu birden fazla unsur bulunmaktadır. Şöyle ki anne haysiyetsiz bir yaşam sürüyor ise, kronik bir rahatsızlığı var ise, anne çocuğa karşı ilgisiz ve sevgisiz ise, aralarında anne evlat ilişkisi yok ise hakim velayetin anneye değil babaya verilmesine karar vermektedir. Ancak hakim bu şartların hepsini baba için de değerlendirmekte olup olumsuz bir intiba oluşursa hem anneye hem de babaya velayeti vermemektedir, vasi atamaktadır. Kanun maddesinden anladığımız üzere hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır ve bunun ispatını taraflar yapacaktır.

Velayet davasında tanık olarak hakimin en çok önem verdiği kişi müşterek çocuk olmaktadır. Şayet bir baba, velayetin değiştirilmesi için dava açarsa ve çocuğun tanık beyanlarında annesinin ilgi ve şefkat göstermediğini, maddi açıdan isteklerini karşılamadığını veya annesi ile mutlu olmadığını ifade ederse hakim karar verirken büyük oranda çocuğun beyanlarını dikkate alacaktır. Ama unutulmamalıdır ki her velayet davası içerik olarak kendine özgü olduğundan netice de bu doğrultuda değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sebeple hak kaybına uğramamak için velayet davası açarken bir avukattan hukuki danışmanlık almanız faydalı olacaktır. Teko Hukuk Bürosu olarak velayet davası ve Çorlu boşanma avukatı alanında hizmet vermekteyiz.

VELAYET DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN NE YAPMAK GEREKİR ?

4857 Sayılı Kanununun durumun değişmesi başlığı altında 183. Maddede düzenlemiştir. Şöyle ki;

Madde 183- Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır. ” denilmektedir.

Kanundan anlaşılacağı üzere birden fazla durum değişikliği, elbette kanunda yazılı olan değişikliklerin hepsinin bir arada olması şartı aranmayacaktır ancak esaslı bir değişiklik olması gerekmektedir. Madde 183 bu olguların birkaçından bahsetmiştir. Bu olguların varlığı halinde örneğin anne veya babanın başkasıyla evlenmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim re’sen velayet değişikliğine gidebileceği gibi talep üzerine de velayet değişikliği mümkün olmaktadır. Uygulama da velayet değişikliğinin çoğunlukla anne veya babanın talebi üzerine gerçekleştiğini görmekteyiz.

Velayetin değiştirilmesi için esaslı neden olabilecek başka olguları sıralayacak olursak bunlar : anne veya babanın bitkisel hayata girmesi, uzun yıllar tedavisi gerekecek bir psikolojik hastalığın vücut bulması, çocuğun okuduğu okulun nedeniyle şehir değiştirmesi gerekliliği, tutuklu olması , haysiyetsiz bir yaşantı sürülmesi şeklindedir. Dosyanın içeriğine göre bu olguların sayısı artabilmektedir. Bu konuda hukuken hak kaybına uğramamak için bir aile hukuku avukatından hukuki danışmanlık hizmeti almanız ve akabinde davayı avukat ile yürütmeniz faydalı olacaktır. Teko Hukuk Bürosu olarak velayet davaları alanında hizmet vermekteyiz. Bu hususta boşanma avukatlarımıza danışmanız gerekmektedir.

Ergin olmayan çocuğun velayetinin değiştirilmesinde gerekli şartların varlığı konusunda madde 182/2. Fıkrasından da anlaşılacağı üzere hakim çocuğun menfaatini gözeterek hakkaniyet kapsamında takdir yetkisini kullanacak ve bu doğrultuda karar verecektir.

Madde 182/2 – ” Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder. ” denilmektedir.

Anne veya baba, çocuğun velayetinin değiştirmek için her zaman değişen şartların varlığını ileri sürerek velayet davası, velayetin değiştirilmesi  davası açabilecektir. Ancak bahsettiğimiz üzere hakim, çocuğun yüksek yararını gözettiğinden değişen durumun velayetin değiştirilmesini gerektirecek önemde olmasını önceleyecektir. Bu nedenle takdir mahkemenindir.

ÇOCUĞUN VELAYETİ NEYE GÖRE BELİRLENİR ?

Ergin olmayan çocuğun velayeti çocuğun yüksek menfaati gözetilerek belirlenmekte ve kanun hakime  takdir yetkisi tanımaktadır. Hakim tarafından birden fazla unsur göz önünde bulundurularak çocuğun velayetinin kimde olacağına karar verilecektir. Birkaç madde ile açıklayacak olursak ;

Anne – babanın maddi durumu : Çocuğun yüksek menfaati gözetildiğinden anne veya babanın maddi durumu çocuğun eğitim, sağlık  vs. İhtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde olmalı refah seviyesi düşük olmamalıdır. Bu nedenle hakimin velayeti verirken dikkate aldığı bir unsurdur.

Çocuğun yaşı : Çocuk yaş itibariyle çok küçük ise örneğin 1 yaşında ise bu durumda annesinin bakımına, sütüne, ilgisine daha çok ihtiyaç duyacağı açıktır. Bu nedenle beraberinde olumsuz haller yok ise küçük yaştaki çocukların çoğunlukla velayeti anneye verilmektedir.

Anne- babanın yaşam tarzı : Ebeveynlerin yaşantısı çocuklar için örnek teşkil ettiğinden olumsuz bir duruma şahit olmaları psikolojik açıdan da çocukları etkileyeceğinden hakim tarafından dikkate alınmaktadır.

Anne – babanın yeniden evlenmesi hali : Kural olarak madde 349 gereğince anne – babanın yeniden evlenmesi çocuğun velayetinin alınması için sebep değildir. Ancak yeniden başka bir kişiyle evlilik, çocuğun gözetilen yüksek menfaatine aykırılık teşkil ediyorsa hakim bu hususu değerlendirmeye alacaktır.

Anne – babanın sürekli şehir değiştirmesi : Kanunun 183. Maddesinde anne – babanın başka bir yere gitmesi şeklinde düzenlenmiş olup kural olarak zorunlu unsur kapsamında değerlendirmemiştir ancak değindiğimiz üzere çocuğun yararına olacak şekilde velayetin kime verileceği hususu söz konusu olduğu için şayet eğitimi, yaşantısı, ilişkileri vs olumsuz etkilenecekse hakim dikkate alacaktır.

Netice itibariyle çocuğun annesine mi yoksa babasına mı velayetinin verileceği konusunda çocuğun üstün menfaatini, çıkarlarını kim gözetir sorusuna cevap aranmaktadır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin  2016/17842 E.  , 2016/13832 K. 17.10.2016 tarihli kararı “Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “üstün yararı” ( BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b )’dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir.

Dosya kapsamındaki delillerden ve davalı-davacı erkeğin 5 kez müşterek çocuk ile kişisel ilişki tesisi için icraya başvurduğu, icra kanalıyla kadının ailesiyle birlikte yaşadığı konuta gelindiğinde çocuğun orada bulunmadığı gerekçesiyle kişisel ilişki tesis edilemediği, ancak dosya içerisinde bulunan sosyal ekonomik durum araştırmasında ve sosyal inceleme raporunda kadının ailesinin yanında oturduğunun belirlendiği, kadın tarafından yeni bir adres bildirilmediği anlaşılmaktadır. Bu suretle annenin baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi engelleyerek geçici velayet görevini kötüye kullandığı anlaşılmaktadır. Çocuğun baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi sebep ve deliller de bulunmamaktadır. O halde müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay içtihatlarından da anlaşıldığı üzere velayetin verilmesine- değiştirilmesine neden olan olayın tüm şartları bir bütün olarak değerlendirilip mahkeme tarafından çocuğun üstün yararına olacak şekilde karar verilmektedir.

VELAYET DAVASI NASIL AÇILIR ?

Velayet davası, dava dilekçesi ile aile mahkemesine başvurarak açılmaktadır

Şayet dava açılacak yerde aile mahkemesi yoksa aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde de velayet davasını açmak mümkündür.

Nedenleri ile birlikte velayet talebini içeren bir dava dilekçesi ile aile mahkemesine başvurarak işbu davayı açmak mümkündür. Dilekçenin içeriği dayanak açısından sağlam olmalıdır çünkü hakimin hakkaniyetini kullanarak karar vereceği bir dava türü olduğundan bu dava sürecinde ki amaçlarımızdan birisi de hakimi velayetin davacı tarafta olması gerektiğini, şartların buna uygun olduğuna ikna etmek olacaktır. Bu nedenle  velayet davası açarken bir boşanma avukatından hukuki danışmanlık almanız ve avukata vekalet vererek işleri takip etmeniz faydalı olacaktır.

Taleplerinizi somut deliller ile dosyaya sunmak önemlidir. Bunun yanında sizin yaşantınıza, velayetini almak istediğiniz çocukla olan ilişkinizin ve karşı tarafla çocuğun arasındaki ilişkinin sağlıklı olup olmadığına dair beyanda bulunabilecek tanıklara ihtiyaç duyulacaktır. Velayet davasında tanıklara başvurmak hakimin hakkaniyetli bir şekilde karar vermesinde oldukça önemli bir etken olup gözardı edilmemelidir. Müşterek çocuğun tanık beyanları da hakimin vereceği karar da oldukça önemlidir.

 Belirtilmesi gereken bir diğer husus ise boşanma davası açılırken velayet davasını da beraberinde götürmenin mümkün olup olmadığıdır. Şöyle ki ; velayet davası boşanma davasının ferilerinden olduğu için boşanma davası devam ederken ayrı bir dava olarak velayet davası açmaya gerek olmamaktadır. Boşanma davası ile ilgili hüküm kurulurken talep halinde velayetin kime verileceği hususunda da karar verilmektedir. Ancak taraflar dilerse daha sonrasında velayet davasını açabilme veya velayetin değiştirilmesi talebinde bulunabilme hakkına sahiptir.

VELAYET DAVASI DİLEKÇESİ

            TEKİRDAĞ AİLE MAHKEMESİNE 

DAVACI : …… …….

VEKİLİ :Av. ŞERİFCAN BADILLI

DAVALI : ……. …….

KÜÇÜK : ….. …….

KONU : Ergin olmayan müşterek çocuğun velayeti istemi talebinden ibarettir.

                           AÇIKLAMALAR 

Davacı müvekkil ile davalı 10.10.2022 tarihinde boşanmış olup evlilik birliği içerisinde müşterek çocuk 01.01.2010 tarihinde …… …… dünyaya gelmiştir. Boşanma neticesinde müşterek çocuğun velayeti babaya verilmiş olup değişen durumun varlığı nedeniyle 4857 Sayılı Kanunun 183. Maddesi kapsamında işbu davayı açmak zaruri olmuştur. Şöyle ki; 

4857 Sayılı Kanunun 183. Maddesinde aynen :” Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” denilmektedir.

Boşanma davasının neticesinde müşterek çocuğun velayeti davalıya verilmiş olup davalının  01.01.2024 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sebebiyle yaklaşık 3 aydır devlet hastanesinde tedavi görmektedir. Sağlık durumu iyiye gitmemiş ve 15.04.2024 tarihinde bitkisel hayata geçmiştir. Davalı sağlık durumu nedeniyle müşterek çocuk …… ……. ile ilgilenememekte ve velayetin gereklilikleri, sorumluluklarını yerine getirememektedir. Bu nedenle velayetin belirlenmesinde çocuğun üstün yararı gözetildiğinden velayetin davalı babadan alınıp davacı anneye verilmesini talep etmekteyiz. 

Nitekim  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.04.1992 gün ve 1992/2-140 E. 1992/248 K sayılı kararında da belirtildiği gibi,” boşanmayla velayetin değiştirilebilmesi için velayet kendisine verilen tarafın ya da çocuğun durumunda esaslı değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin geçici değil sürekli mahiyette olması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3. ve 6.maddelerinde yer alan hükümler uyarınca çocuk söz konusu durumun anlam ve önemini kavrayabilecek düzeydeyse, çocuğun da görüşünün alınması gerekir. Bununla birlikte velayetin verildiği eşte yukarıda sayılan velayetin kaldırılmasına ilişkin nedenlerden birinin oluşması halinde çocuğun yararı gözetilerek velayetin değiştirilmesine hükmedilmelidir. ” denilmektedir.

Netice itibariyle müşterek çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin davalı babadan alınarak davacı anneye verilmesini talep ederiz.

HUKUKİ NEDENLER : TMK, HMK ve ilgili sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : tanık, bilirkişi, yemin, hastane raporları, tarafların boşanma ilamı ve ilgili sair her türlü delil.

NETİCE-İ TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle müşterek çocuk …… ……..’ın üstün menfaati gözetilerek TMK madde 182 kapsamında velayetin davalı babadan alınarak davacı anneye verilmesini talep ederiz.

DAVACI VEKİLİ 

Av. ŞERİFCAN BADILLI

VELAYET DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Velayet davalarında görevli mahkeme aile mahkemesidir.

 Dava açarken, hazırlanmış olan dava dilekçesiyle aile mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Ancak eğer yerleşim yerinizde aile mahkemesi bulunmuyorsa aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde de işbu davayı açmanız mümkündür. 

6100 Sayılı Kanunun açık ifadesinden anladığımız üzere çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda yetkili mahkeme talepte bulunan kişinin veya ilgililerden herhangi birinin oturduğu yer mahkemesidir.

MADDE 384- (1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. ” denilmektedir.

Netice itibariyle görevli mahkeme aile mahkemesi olup, yetkili mahkeme ilgililerin oturduğu yer mahkemesidir. 

YAZAN

AV. ŞERİFCAN BADILLI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir