Türk Ceza Kanunu kapsamında “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçu, bireylerin karşılıklı güven ilişkileri içerisinde bulunurken, bu güveni kötü niyetle ve haksız yarar sağlamak amacıyla kullanmalarını kapsar. Özellikle iş veya hizmet ilişkilerinde, bir kişinin kendisine emanet edilen mal veya mülkü kötüye kullanması ve bundan kişisel çıkar sağlaması, Türk Ceza Kanunu’nun 155/2 maddesi altında ciddi yaptırımlarla ele alınmaktadır. Bu blog yazımızda, söz konusu suçun tanımından, şartlarına, hizmet ilişkisi bağlamındaki özel durumlarına kadar geniş bir perspektiften inceleyeceğiz, böylece hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili her yönüyle bilgilendirme yapacağız.
Güveni Kötüye Kullanma Nedir? (Tck 155)
Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç tipi, belirli bir güven ilişkisi çerçevesinde, bir kişinin kendisine teslim edilen veya bir şekilde zimmetine geçen malı kötüye kullanması veya bu mal üzerinde haksız yarar sağlaması şeklinde gerçekleşir. Suçun temelini, korunan hukuki değer olan güven ilişkisi oluşturur. Bununla birlikte, “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” da dahil olmak üzere çeşitli alt kategorileri bulunmaktadır.
Suçun unsurları şöyle sıralanabilir:
- Güven ilişkisi: Suçun işlenebilmesi için failler ile mağdurlar arasında belirli bir güven ilişkisinin bulunması gerekir. Bu ilişki, sözleşmeye dayalı olabileceği gibi, mesleki veya sosyal nitelikte de olabilir.
- Mal varlığı üzerinde tasarruf: Failin, bu güven ilişkisi kapsamında kendisine bırakılan bir mal üzerinde, yetkisi dışında tasarrufta bulunması gerekir.
- Ziyan ve yarar: Failin eylemi sonucunda mağdura zarar verilmiş ve/veya fail veya başkası yarar sağlamış olmalıdır.
“Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” halleri, özellikle iş veya hizmet bazlı ilişkilerde görülür. Bir çalışanın, işverenine ait mal veya para ile, işverenin çıkarlarına aykırı hareket ederek kendi yararını veya başkasının yararını düşünmesi bu suçu oluşturabilir.
Önemle belirtilmelidir ki, bu suçun varlığının kabul edilebilmesi için, güven ilişkisine dayanarak yapılan eylemlerin açıkça hukuka aykırı olması ve failin bu durumda kötü niyetli olması gerekir. Her türlü şüphenin ötesinde, somut delillere dayalı bir durum tespiti zorunludur.
Kısacası, TCK 155 kapsamında değerlendirilen güveni kötüye kullanma suçu, kişiler arasındaki güven ilişkilerinin korunmasını amaçlar ve “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” gibi özel hallerde, bu güven ilişkisinin kötüye kullanılmasını cezalandırır.
Şikayet, Zamanaşımı, Uzlaştırma Ve Görevli Mahkeme
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, TCK 155 kapsamında değerlendirilmektedir ve bu suçun işlenmesi durumunda izlenecek yollar, davranış biçimleri belirli prosedürlere tabidir. Öncelikle, şikayet, zamanaşımı, uzlaştırma ve görevli mahkeme gibi konular bu sürecin temel taşlarını oluşturur. Bu hususları dikkate alarak, konuya daha ayrıntılı bir şekilde eğileceğiz.
Şikayet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunda mağdur tarafın şikayeti büyük önem taşır. Bu suç, şikayet olmaksızın kovuşturulamayan suçlar kategorisinde yer alır, yani mağdurun şikayeti olmadan resmi işlemlere başlanamaz. Şikayet süresi suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren altı aydır.
Zamanaşımı
Bu suç türü için zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca belirlenen süre içerisinde dava açılmalıdır. Söz konusu zamanaşımı süresi, cezai kovuşturmalar için genellikle sekiz yıldır, ancak özel durumlar bu sürenin uzamasına ya da kısalmasına yol açabilir.
Uzlaştırma
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunda, tarafların anlaşması durumunda uzlaştırma yoluna gidilebilir. Bu süreç, mağdur ile fail arasında, adli makamların gözetiminde gerçekleşen bir anlaşma sürecidir. Uzlaştırma, çoğunlukla hızlı ve maliyetten tasarruf sağlayan bir çözüm yoludur.
Görevli Mahkeme
Bu suçun incelenmesi ve yargılanması için görevli mahkeme, suçun niteliğine göre değişiklik gösterebilir. Genelde asliye ceza mahkemeleri bu tip suçlar için yetkilendirilir. Ancak, suçun işleniş biçimi ve getirilen deliller, hangi mahkemenin görevli olacağını etkileyebilir.
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ile ilgili hukuki süreç, mağdurlar ve sanıklar için oldukça önemlidir. Bu süreç, mağdurun haklarını koruma ve failin ceza alması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, şikayet, zamanaşımı, uzlaştırma ve görevli mahkemenin doğru anlaşılması ve bu süreçlerin bilinçli şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Bu noktada bir ceza avukatı ile çalışmak sizi yüklerinizden kurtaracaktır.
Güveni Kötüye Kullanma (Emniyeti Suistimal) Suçu Şartları
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçunun oluşması için belli başlı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu suç, güven ilişkisine dayanan bir eylemi kötüye kullanmayı ifade eder ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak, bu suçun tespit edilebilmesi için şu temel şartların yerine getirilmiş olması şarttır:
- Güven İlişkisinin Varlığı: Suçun temelini, mağdur ile fail arasında hukuki, ahlaki veya fiili bir güven ilişkisinin bulunması oluşturur. Örneğin, işveren-çalışan, avukat-müvekkil gibi.
- Bu Güvenin Kötüye Kullanılması: Fail, kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak, yani bu güvene dayanarak bir eylemde bulunarak mağduru zarara uğratmalıdır.
- Maddi veya Manevi Zararın Ortaya Çıkması: Failin bu kötüye kullanma eylemi sonucunda mağdurda maddi ya da manevi bir zarar meydana gelmelidir.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu, özellikle iş ve hizmet ilişkilerinde sıkça rastlanılan bir suç tipidir. Hizmet nedeniyle birine emanet edilen malların kötüye kullanılması bu kapsamda değerlendirilir. Örneğin, bir şirket çalışanının şirkete ait mal veya kredi kartlarını şahsi menfaat için kullanması bu suçu oluşturabilir.
Bu suçun mahkemeler tarafından tespit edilebilmesi için, yukarıda sayılan unsur ve koşulların kanıtlanması gerekir. Bunun yanı sıra, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma eylemlerinin belirlenmesi ve kanıtlanması konusunda savcılık ve mahkemelerin titiz bir inceleme yapması gerekmektedir.
Kısacası, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu; güvene dayalı bir ilişkiden doğan yükümlülüklerin, kötü niyetle ihlal edilerek maddi veya manevi zararın verilmesidir. Failin bu suçu işleyebilmesi için hukuki, ahlaki veya fiili bir güven ilişkisinin var olması ve bu ilişkinin kötüye kullanılması gerektiğini bir kez daha vurgulamakta fayda vardır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Ve Sözleşme İlişkisi
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma kavramı, özellikle sözleşme ilişkileri bağlamında önemli bir yer tutmaktadır. Bu ilişki türünde, taraflar arasında güven esasına dayalı bir bağ kurulmasının ardından, bu güvenin bir tarafça kötüye kullanılması durumu söz konusu olabilir. Sözleşme ilişkilerinde, güvenin kötüye kullanılması, çoğunlukla mal veya hizmetin teslim edilmesi, ödeme yapılması gibi hususlarla ilgili olur.
Bu bağlamda, “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155/2 maddesi altında düzenlenmekte ve şu özellikleri taşımaktadır:
- Taraflar arasında açık veya zımni bir sözleşme ilişkisi bulunması,
- Bu sözleşme ilişkisi kapsamında bir tarafın, diğer tarafa karşı güven ilişkisi içerisinde bulunması,
- Güven ilişkisi içindeki tarafın, bu güveni kötüye kullanarak menfaat sağlaması veya karşı tarafı zarara uğratması.
Örneğin: Bir şirketin, bir hizmet sağlayıcıyla anlaşması ve bu kapsamda şirkete ait ödemelerin hizmet sağlayıcı tarafından yönetilmesi sözleşme ilişkisidir. Eğer hizmet sağlayıcı, kendisine emanet edilen ödemeleri kötüye kullanarak şahsi çıkarlar için harcarsa, bu durum hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilir.
Bu suç tipinin önlenmesi ve cezalandırılması, sözleşmelere dayalı iş ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından büyük öneme sahiptir. Güveni kötüye kullanma suçu, hem maddi zararlara yol açabilir hem de iş ilişkilerinde güvensizlik ortamının oluşmasına neden olabilir.
Bu nedenle, sözleşme ilişkilerinde, tarafların birbirleriyle olan güven ilişkilerini korumaları, her türlü belge ve bilginin şeffaf bir şekilde paylaşılması, sözleşmenin koşullarına uygun hareket edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Aksi takdirde, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuyla karşı karşıya kalınabilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Ve Zilyetlik
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, hizmet ilişkileri çerçevesinde gelişen ve bireyler arasında oluşan güven bağının ihlal edilmesi durumlarında ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, “zilyetlik” kavramıyla olan ilişkisine değinmek önemlidir. Zilyetlik; bir mal üzerinde fiilen hakimiyet kurma durumunu ifade eder ve bu durum, güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi bağlamında önemli bir rol oynamaktadır.
Bir kişi, başkasına ait bir malı, hizmet ilişkisi nedeniyle geçici olarak yönetme, koruma ya da üzerinde belli işlemler yapma amacıyla zilyetliğine alır. Bu süreçte, malın sahibi, zilyetliği devreden kişiye belli bir güven duyar. Ancak, bu kişinin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlemesi, zilyeti olduğu mal üzerinde, mal sahibinin zararına olacak şekilde tasarrufta bulunmasıyla gerçekleşir.
Hizmet İlişkisi ve Zilyetlik Durumunun Hukuki Çıkarımları:
- Hizmet İlişkisinde Güven: Hizmet ilişkisi, özellikle zilyetliğin devredilmesiyle güven temelli bir ilişkiyi beraberinde getirir. Bu güvenin ihlal edilmesi, söz konusu suçun temelini oluşturur.
- Zilyetliğin Suistimali: Zilyetliğin, mal sahibinin menfaatleri doğrultusunda kullanılması beklenir. Ancak, bu yetkinin kişisel çıkarlar için kötüye kullanılması, suçun işlenmiş olmasını sağlar.
- Haksız Yarar ve Zarar: Güveni kötüye kullanma eylemi, zilyeti olduğu mal üzerinde haksız yarar sağlama amacını güderken, aynı zamanda mal sahibine zarar verme sonucunu da doğurur.
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve zilyetlik kavramlarının birbiriyle bu denli iç içe geçmesi, suçun hukuki çerçevesini anlamak açısından kritik öneme sahiptir. Kurbanlar ve hizmet verenler arasındaki ilişkinin doğası, suçun tanımını ve kapsamını doğrudan etkilemektedir. Bu sebeple, zilyetlikle ilişkili güveni kötüye kullanma suçları, hem hizmet verenler hem de hizmet alanlar açısından dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Ve Haksız Yarar Sağlama
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu suç, özellikle haksız yarar sağlama amacıyla gerçekleştirildiğinde şiddetini artırır. Bu bağlamda, suçun haksız yarar sağlama boyutunun anlaşılması beklenen bir gerekliliktir.
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, bir kişinin kendisine hizmet nedeniyle tevdi edilen veya erişim imkanı bulunan mal veya değerleri, bu güven ilişkisini kötüye kullanarak haksız yarar sağlamak için kullanmasıdır. Burada asıl odak noktası, kişinin bu eylemleriyle sadece kendisine değil, üçüncü kişilere de yarar sağlayabilmesidir.
Haksız Yarar Sağlamanın Unsurları:
- Güven İlişkisinin Kötüye Kullanılması: Haksız yarar, güven ilişkisinin kötüye kullanılmasıyla gerçekleşir.
- Mal veya Değerler Üzerinde Tasarruf: Suçun işlenmesi için mal veya değerler üzerinde bir tür tasarrufta bulunulması gerekir.
- Haksız Yarar Sağlama: Eylemin sonucunda, suçu işleyen kişi veya başka birisi için haksız bir yarar sağlanmış olmalıdır.
Örnek Vaka: Bir şirkette muhasebeci olarak çalışan bir kişi, şirketin parasını kişisel harcamaları için kullanır ve bunu şirket kayıtlarında gizler. Bu durum, hem güven ilişkisinin kötüye kullanılmasını hem de haksız yarar sağlanmasını içerir.
Sonuç olarak, güveni kötüye kullanma suçu, özellikle haksız yarar sağlama niyeti taşıdığında, hem suçun mağduru hem de genel toplum düzeni için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, hem hukuki hem de toplumsal açıdan dikkatle ele alınması gereken bir suç tipidir.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma (Tck 155/2)
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesinin ikinci fıkrası altında düzenlenmiştir. Bu suç türü, çalışanlar veya hizmet sunan kişilerin, görevleri nedeniyle kendilerine tevdi edilen güveni kötüye kullanmaları durumunda işlenmiş sayılır. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, bireylerin mesleki veya iş görevleri çerçevesinde kendilerine bırakılan varlık veya yetkileri kendi yararlarına veya başka bir kişinin yararına kötüye kullanmalarıyla gerçekleşir.
Bu suçun işlenebilmesi için şu temel şartlar aranır:
- Suçun, bir hizmet ilişkisi çerçevesinde gerçekleşmesi,
- Failin, hizmet nedeniyle kendisine tevdi edilen bir varlık üzerinde veya bir yetkiyi kullanarak, güveni kötüye kullanması,
- Bu eylemin, failin kendisi veya üçüncü bir kişi lehine haksız yarar sağlaması.
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu kapsamında en yaygın örnekler; çalışanın şirkete ait malzemeyi zimmetine geçirmesi, şirket kaynaklarını kişisel çıkarlar için kullanması olarak sıralanabilir. Bu suç tipi, hem maddi hem de manevi zararlara yol açabilir ve işveren ile çalışan arasındaki güven ilişkisini temelden sarsar.
Bu suçun tespit edilmesi durumunda, mağdur tarafın şikayet hakkı bulunmakla birlikte, suça ilişkin zamanaşımı süreleri yasada belirlenmiştir. Hukuki süreç, şikayet üzerine başlatılır ve kamu davası açılmasıyla devam eder. Özellikle TCK 155/2 kapsamında işlenen suçlar, özel hayatın gizliliği ve iş dünyasındaki güven ilişkileri açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarına karşı alınacak önlemler, hem bireylerin hem de kurumların güvenliğinin korunması açısından kritik rol oynar.
Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Ticari faaliyetler sırasında, güvenin esas alındığı birçok işlem gerçekleştirilir. Bu işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi, iş dünyasındaki taraflar arasındaki güven ilişkisine dayanır. Ancak, bazı durumlarda kişiler bu güveni kötüye kullanabilir. “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenmiş olup, ticari ilişkilerde güveni kötüye kullanmanın cezai sonuçlarını ortaya koyar. Bu bağlamda, “Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu” ticari faaliyetlerde güvenin kötüye kullanılması durumunu ele alır.
Ticaret ilişkisi nedeniyle güvenin kötüye kullanılması, genellikle şu senaryolar altında gerçekleşebilir:
- Taraflar arasında yapılan anlaşmaların kasıtlı olarak ihlal edilmesi,
- Ticari sırların yetkisiz kişilere sızdırılması,
- Ortaklık yapısını kötüye kullanarak şirket varlıklarına zarar verme.
Bu suçu işleyen kişiler, sadece hukuki bir sorumlulukla karşı karşıya kalmazlar, aynı zamanda ciddi cezai yaptırımlarla da karşılaşabilirler. Ceza Kanunu’nda yer alan bu suç tipi, hem bireylerin hem de şirketlerin maddi ve manevi zararlara uğramasını önlemeyi amaçlar.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu;
- Mağdurun Güveninin tesis edilmesi: İş ilişkilerinde güvenin oluşturulması,
- Güvenin Kötüye Kullanılması: Bu güvenin, menfaat sağlamak amacıyla kötüye kullanılması,
- Zararın Ortaya Çıkması: Kötüye kullanma sonucunda maddi veya manevi bir zararın ortaya çıkması,
şeklinde üç temel unsurla tanımlanır. Ticari ilişkiler söz konusu olduğunda, bu unsurların varlığı suçun oluşumunu belirler.
Türk Ceza Kanunu kapsamında, ticaret ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun ortaya çıkışı ve uygulanacak cezalar, mağdurların korunması açısından büyük önem taşır. Bu suçun yaptırımları, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde ticari ahlak ve dürüstlüğün korunmasına yardımcı olur. Dolayısıyla, iş dünyasındaki tarafların bu konuda bilinçli olması ve verdikleri kararlarda dikkatli hareket etmeleri gerekir.
Meslek Veya Sanatın İcrası Gereği Kendisine Bırakılan Eşya Üzerinde Güveni Kötüye Kullanma
Profesyonel bir alanda, bir kişinin meslek veya sanatını icra ederken, kendisine tevdi edilen eşyalar üzerinde güveni kötüye kullanması, hukuki ve ahlaki bir ihlal teşkil eder. Bu bağlamda, “Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçu özellikle profesyonel ilişkileri zedeleyebilecek ciddi bir konudur.
Bu suç tipi, aşağıdaki durumlarda gerçekleşebilir:
- Avukatın, müvekkilinden aldığı belgeleri kötüye kullanması durumu
- Doktorun, hastasının kişisel bilgilerini haksız yarar sağlamak için kullanması
- Mimarın, proje üzerindeki bilgileri kendi çıkarları doğrultusunda başkalarıyla paylaşması
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçunun gerçekleşmesi için, belirli koşulların sağlanması gerekir:
- Güven ilişkisinin mevcut olması: Profesyonel bir ilişki kapsamında, bir kişinin başkasına ait eşya ya da bilgiye erişimi olması ve bu erişimin bir güven ilişkisi üzerine temellendirilmiş olması gerekmektedir.
- Eşyanın zimmete geçirilmesi ya da kötüye kullanılması: Söz konusu eşyanın, kişisel çıkarlar doğrultusunda kötüye kullanılması veya zimmete geçirilmesi.
- Maddi ya da manevi bir zararın ortaya çıkması: Bu kötüye kullanma eyleminin, mağdurda maddi ya da manevi bir zarara yol açması gerekir.
Bu suçu işleyen kişiler, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılabileceklerdir. Dolayısıyla, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu, hem profesyonel hem de etik standartlara aykırı bir davranış olarak değerlendirilmelidir.
Profesyoneller, kendilerine tevdi edilen eşya ve bilgileri koruma altına almalı ve bu tür kötüye kullanım faaliyetlerine karşı dikkatli olmalıdır. Güven temelli bu ilişkilerde, sorumluluk ve etik değerlerin korunması, mesleki itibar ve güvenilirlik açısından da büyük önem taşır.
Başkasına Ait Malları Yönetme Yetkisi Çerçevesinde Tevdi Ve Teslim Edilen Mal Hakkında Güveni Kötüye Kullanma
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun belirli bir yönü, kişiler arasında güvene dayalı bir ilişki çerçevesinde, başkasına ait malların yönetimi veya kontrolü gibi önemli bir sorumluluğun üstlenilmesi ve bu güven ve sorumluluğun kötüye kullanılması durumlarını kapsar. Bu tür durumlar, özellikle iş ve profesyonel ilişkilerde sıkça karşımıza çıkmakta olup, Türk Ceza Kanunu (TCK) 155/2 maddesi bu tip eylemleri cezalandırmayı öngörmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şartları:
- Davranışın, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarını taşıması,
- Suçun, hizmet ilişkisi çerçevesinde gerçekleşmiş olması,
- Failin, kendisine tevdi edilen malı zilyetliğini kötüye kullanarak haksız yarar sağlaması.
Bu bağlamda, yönetim veya kontrol yetkisi altında bir malın başkasına teslimi, yüksek derecede güven gerektirir. Bu güvenin ihlali, son derece ciddi sonuçlar doğurabilir ve bu tür eylemler, TCK’nın ilgili maddesi uyarınca cezai yaptırıma tabidir.
Örnek Vaka Analizi: Bir çalışanın, şirkete ait malzemeleri kişisel çıkarları doğrultusunda kullanması ve şirketin zararına neden olması, bu suç kapsamında değerlendirilebilir. Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, bu tür davranışları cezalandırarak, hizmet ilişkisi içerisinde güvenin korunmasını amaçlar.
Bu suçun unsurları bakımından, suçun gerçekleşebilmesi için, failin hizmet ilişkisi çerçevesinde kendisine tevdi edilen mal üzerinde, sahibinin menfaatine aykırı biçimde tasarrufta bulunması gerekmektedir. Bu, salt maddi zarar verme niyetiyle sınırlı olmayıp, aynı zamanda güven ilişkisinin kötüye kullanılması suretiyle zimmet veya haksız yarar sağlama gibi çeşitli biçimlerde gerçekleşebilir.
Sonuç olarak, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, hem hukuki hem de etik açıdan kabul edilemez bir eylemdir. TCK 155/2 maddesi kapsamında yargılanan bu suç, toplumun güven duygusunu zedelemekte ve üstlenilen sorumlulukların kötüye kullanımı suretiyle haksız yarar sağlama eğilimini cezalandırmaktadır. Dolayısıyla, bu suçun önlenmesi, doğru bir yönetim ve denetim mekanizmasının sağlanmasıyla mümkündür.