Hukuki Makaleler

Vergi Hataları ve Düzeltilmesi

Vergi Hataları - teko hukuk çorlu

Vergi hataları“, vergilendirme sürecinde yapılan yanlışlıkları veya eksiklikleri ifade eder. Bu hatalar, hem bireylerin hem de işletmelerin vergi beyannamelerini doldururken karşılaşabileceği çeşitli sorunları içerir. Bu hususta yaşayacağınız problemlerde bir vergi avukatına danışmak davayı kazanmak için olmazsa olmazlardandır.

VERGİ HATASI NEDİR?

Hata kelimesi, dilimizde istenmeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış olarak tanımlanmaktadır. Tam da bu nedenle hata ve hile kavramlarının karıştırılmaması gerekmektedir. Vergi hatası ise 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu madde 116  uyarınca ‘‘ Vergi hatası, vergiye mütaallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.’’ şeklinde tanımlanmıştır.

Vergi hatasının gerçekleşmesi için;

  • fazla veya eksik olarak vergi istenmesi veya alınması 
  • fazla veya eksik olan bu verginin haksız yere alınması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

VERGİ HATA TÜRLERİ

Vergide hata türleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Yani bir diğer deyişle, vergi hatasının varlığından söz edebilmemiz için uyuşmazlık konusunun Vergi Usul Kanunu 116- 117 ve 118. maddelerinde açıkça hüküm altına alınmış olması gerekmektedir. Vergide hata türleri hesap hataları ve vergilendirme hataları olarak ikiye ayrılmaktadır.

 Hesap hatalarını düzenleyen VUK Madde 117’de;

  •  matrah hataları
  •  vergi miktarında hatalar 
  • verginin mükerrer olması şeklinde 3 hesap hatası türü mevcuttur. 

Vergilendirme hatalarını düzenleyen VUK Madde 118 ise;

  • mükellefin şahsında hata
  • mükellefiyette hata
  • verginin konusunda(mevzuda hata)
  • vergi muafiyetinde hata olmak üzere 4 vergilendirme hatası öngörülmüştür.

Vergide hatanın yalnız kanunda yazılı hallerde olacağına ilişkin  Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 1992/1 E, 1993/2 K.  ve 10.06.1993 T. “… Vergilendirme işlemlerinde her zaman bazı hatalar yapılabilir. Fakat her hata Vergi Usul Kanunu’nun 117’nci ve 118’nci maddelerinde sayılan hatalar kapsamında değildir. Bu kapsamda olmayan hatalar ise, “düzeltme ve şikâyet” yoluyla düzeltilemez. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1.1.1986 tarihinden önceki dönemler için gecikme faizi uygulanamayacağına ilişkin kararı, daha önce uygulanmış olan gecikme faizlerinin “vergi hatası” kapsamında görülmesine haklı bir neden sayılamaz” kararı mevcuttur.

1- HESAP HATALARI ( VUK MD. 117)

Hesap hatasının kanunda açıkça bir tanımı yoktur ancak yukarıda zikredildiği üzere matrah hataları, vergi miktarında hata ve verginin mükerrer olması şeklinde 3 şekilde meydana gelebilmektedir.  Hesaplama hatası günlük hayatta sıkça karşımıza çıkabilmektedir.

1.1 Matrah Hatası ( VUK Md. 117/1)

Kanuni tanımlaması ‘‘Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.’’ şeklindedir. Matrah hatası, maddi nitelikteki matematik hatalarından oluşmaktadır. Örnek olarak gelir vergisi beyannamesinde gösterilen matrahtan mahsup edilmesi gereken geçmiş yıl zararlarının düşülmemesi ya da vergiden istisna edilen bir gelirin toplanıp vergiye tabi tutulması örnek gösterilebilir. Defter tutma yükümlülüğü kapsamında defter tutan mükelleflerin defterde rakam hatasında bulunması da matrah hatası olarak değerlendirilmektedir.

Bununla birlikte, matrahta hatanın varlığı ve  uzlaşmaya varılması halinde vergide düzeltme yoluna gidilip gidilmeyeceği akıllara gelmektedir. 

Danıştay 3.Dairesi 2005/2664 E., 2006/942 K. ve 4.4.2006 T. sayılı kararında “Davacıların off-shore hesaptan elde ettikleri faiz geliri nedeniyle yapılan inceleme sonucu tarhiyat öncesi uzlaşmaya varıldıktan sonra tarhiyata esas alınan matraha, faizin üzerinden hesaplandığı ana paranın da dâhil edildiğinin anlaşılması üzerine bu durumun hata oluşturduğu yolunda düzeltme yoluyla yaptıkları şikayet başvurusunun, Ek 11’nci maddenin ikinci fıkrasına dayanılarak reddedildiği, vergi mahkemesinin de bu kuralı esas alarak davanın reddi yolunda verdiği kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Vergilendirilmeyecek bir unsurun matraha dâhil edilmesi, 213 sayılı Yasanın 117’nci maddesine göre açık bir vergi hatası oluşturmaktadır. Yargı yerlerince daha önce hakkında verilmiş bir karar bulunmayan bu hatanın düzeltme hükümlerine göre giderilmesinin şartları mevcut olup, uzlaşmaya varılmış olmasının düzeltme ile ilgili hükümlerin uygulanmasını engellemediği sonucuna varıldığından, vergi hatası kapsamı dışındaki durumlar için öngörülen Ek 11’inci maddenin sözü edilen kuralına dayanılarak verilen karar hukuka uygun düşmemiştir.” şeklinde hüküm tesis ederek bahsi geçen halde vergide düzeltme yoluna gidilmesinin önünde bir engel olmadığını izah etmiştir.

1.2 Verginin Miktarında Hata ( VUK Md. 117/2)

Kanuni düzenlemeye göre; 

  • Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması,
  •  mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması, 
  • birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olması hallerinde verginin miktarında hatadan söz etmek mümkün olacaktır.

Vergi miktarında hatada, yapılan tüm işlemler doğrudur ve fakat hesaplanan ya da tahakkuk eden vergi fazla ya da eksiktir. Bu hata türüne, gelir vergisi dilimine giren bir vatandaşın diliminin yanlış hesaplanması ya da ücretlinin gelir vergisinde ssk priminin düşülmeden hesaplanması örnek olarak gösterilebilir.

1.3. Verginin Mükerrer Olması – Çifte Vergi- ( VUK Md. 117/3)

Bir verginin mükerrer olması;

  • aynı kanun
  • aynı vergileme dönemi
  • aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınması halinde söz konusu olacaktır.

Kanun hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere farklı vergi kanunları açıcısından mükerrer vergi bir diğer adıyla çifte vergi uygulamasından bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Bu durumun örneği ise Katma değer vergisinin hem mükellef hem de muhasebecisi tarafından ödenmesidir. Fakat, taşıt için ödenen KDV ve ÖTV vergileri farklı iki kanunda düzenlendiği için mükerrer vergi kapsamına dahil edilemez. Bunun yanı sıra Prof. Dr. Murat Batı Hoca’nın değerli görüşüne göre bina vergisi, Emlak Vergisi Kanununda düzenlenen vergi değeri üzerinden hesaplandığından ve değerli konut vergisi de işbu kanun uyarınca hesaplandığından mükerrerlik iddiasında bulunulabileceği kanaati mevcuttur.

 Ayrıca Ötv açısından; Anayasa Mahkemesi 2013/48 E., 2014/ 198 K. ve 25.12.2014 K. sayılı kararında ‘‘Başvuru kararında her ne kadar mal teslimi ve ithalatından alınan bir vergi üzerinden aynı karakterli başka bir vergi alındığı ileri sürülmüş ise de mükerrer vergilendirmeden söz edilebilmesi için aynı kaynaktan, aynı yapıdan birden fazla vergi alınması gerekmektedir. Katma değer vergisi ile özel tüketim vergisinin her ikisi de harcamalar üzerinden alınmakla birlikte yapıları birbirinden farklıdır. Katma değer vergisi, malların ve hizmetlerin satışında oransal olarak alınan bir işlem vergisi olup verginin konusu tüm mal ve hizmetlerin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her üretim ve dağıtım aşamasında “katılan değeri”dir.

Diğer bir deyişle katma değer vergisinde mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye kadar her el değiştirme aşamasında katılan değer vergilendirilmektedir. Özel tüketim vergisi ise 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli dört adet listede yer alan Türk Gümrük Tarife Cetveli’nde tanımı yapılan mallardan bir defaya mahsus olarak alınmakta olup verginin konusu anılan Cetvel’de özel olarak sayılan mallardır. Dolayısıyla sözü edilen iki vergi türünün aynı kaynaktan alınsalar da yapı itibarıyla aynı olmadıkları anlaşıldığından mükerrer vergilendirmeden söz edilemez.’’ kararı kurulmuştur.

2- VERGİLENDİRME HATALARI (VUK MD 118)

Bu hata türü 

  • mükellefin şahsında hata
  • mükellefiyette hata
  • verginin mevzuunda(konusunda) hata 
  •  vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olarak 4 farklı şekilde düzenlenmiştir.

2.1 Mükellefin Şahsında Hata (Vuk md. 118/ 1 )

Mükellefin şahsında hata ‘‘Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.’’ kanuni tanımından da anlaşılacağı üzere vergi borcunun gerçek borçlusu yerine borçlu olmayan başka bir kişiden söz konusu vergi borcunun istenmesi ya da  alınması halinde söz konusu olmaktadır. Örnek göstermek gerekirse; isimleri aynı olan iki kişinin karıştırılıp gerçekte borçlu olmayan kişiden vergi borcunun istenmesini gösterebilir. Bunun haricinde Tc kimlik numarası veya vergi kimlik numarasına dayalı karışıklıklar neticesinde doğan hata türü de mükellefin şahsında hata olarak nitelendirilecektir.

2.2. Mükellefiyette Hata ( Vuk md. 118/2 )

Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere mükellefiyette hatayı diğer hata türlerinden ayıran unsur ‘‘açık olarak ’’ istenme veya alınma unsurudur. Yani mükellefin vergiye tabi olup olmayacağı konusunda bir şüphe olmaması gerekmektedir. Kanun maddesinde zikredilen açık olmaktan kasıt budur. Bu hata türünün varlığı, bir vergilendirme dönemi içinde mevcut vergi borcunun bağlı olduğu vergi kanununa göre tarafına vergi borcu çıkan mükellefin AÇIKÇA MUAF tutulmuş olması şarttır. 

Danıştay. 4. Dairesi 27.12.2005 Tarih ve 2005/1701 E. 2005/ 2623 K.  “Türk Hava Yolları Teknik Müdürlüğünde hava aracı bakım teknisyeni olarak görev yapan davacının, uçuşu teknisyen olarak aldığı “iş uçuş tazminatından gelir vergisi kesilemeyeceği ve bu iddianın düzeltme – şikâyet başvurusu kapsamında incelenebileceği” kararında  mükellefiyette hataya bahsi söz konusudur. Bahsi geçen karar yalnız pilotların yararlandığı fakat pilot harici çalışanların faydalanamadığı bir tazminat türünden gelir vergisi kesilmesini içeren bir karardır. 

2.3. Verginin Konusunda Hata  ( Vuk md. 118/ 3 )

Kanunda ‘‘Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır.’’ tanımlaması mevcuttur. Verginin mevzuunda hatanın bir diğer adı da verginin konusunda hatadır. ‘‘ Açık olma’’ kriterinin aranması nedeniyle bir üst başlıkta değinilen mükellefiyette hata ile sıklıkla karıştırılmaktadır. Ancak aralarında fark vardır. Zira, mükellefiyette hata halinde; vergi borcu doğmuş ancak bu vergi borcundan muaf olan kişiye vergi borcu çıkartılması iken verginin mevzuunda ( konusunda)  hata halinde vergiyi doğuran olay gerçekleşmemiştir fakat vergilendirme işlemi yapılmıştır.

Bu konuya ilişkin Danıştay 4. Dairesi 2004/ 209 E.  2005/ 1440 13.7.2005 Tarihli “Gelir vergisi ve kurumlar vergisi kanunlarında yatırım indiriminin tevkifata tabi olacağı yolunda açık bir hüküm bulunmamasına karşın anayasa ve kanunlarla tanınmış yetki çerçevesinde, sadece oranları belirleme yetkisi bulunan Bakanlar Kurulunca vergiden istisna edilmiş bir kazanç ve irat olmayan yatırım indiriminden faydalanılan tutarın, tevkifata tabi tutulması yolundaki düzenleme açıkça hukuka aykırı olup, davacı tarafından yapılan düzeltme talebinin vergi hatası kapsamında değerlendirilmesi gerekir” kararı mevcuttur.

2.4. Vergi Muafiyetinde Hata ( Vuk md. 118/ 4 )

‘‘Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.’’ tanımıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yerini bulmuştur. Vergilendirme ya da muafiyet döneminde hata halinin varlığından söz edebilmek için vergilendirme işlemlerinin tarh, tebliğ ve tahakkuk ya da tahsilin usulüne uygun ve doğru şekilde gerçekleştirilmiş olmasına rağmen ilgili vergilendirme döneminde hata bulunması gerekmektedir.

Danıştay 4.Dairesi 02.04.1996 T. ve 1995/5072 E. 1996/1438 K. sayılı “Vadeli mevduatta faizin vade sonunda ödeneceği kararlaştırılmışsa, elde etme, vadenin dolması ile meydana gelir. Bunun aksine yapılan bir uygulama nedeniyle vergi kesilmesi olayı, bir vergilendirme hatası olarak nitelendirilir” şeklinde vergilendirme döneminde hataya ilişkin kararı mevcuttur.

VERGİ HATALARI NASIL DÜZELTİLİR ?

Vergi hatalarının tespiti/ meydana çıkarılması, ‘‘ilgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile;

 Üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile;

 Hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile;

 Hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması ile;

 Mükellefin müracaatı’’ hallerinde  gerçekleşebilecektir.

Vergi hatalarının düzeltilmesi idarenin re’sen tespitiyle veya şikayet yoluyla başvurulması suretiyle mümkündür. Vergi hatasını düzeltmeye yetkili olan merci, vergi dairesi başkanlıklarının bulunduğu yerde vergi dairesi başkanın veya grup müdürüdür. Ülkemizde 29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır. Belediye tarafından alınan vergileri düzeltme yetkisi belediye başkanlığına aittir.

  1. Re’sen düzeltme yolu

Vergi Usul Kanunu md. 121 ‘‘İdarece tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hataları re’sen düzeltilmelidir.’’ Yani vergi idaresi açıkça hata olduğunu fark ettiği durumlarda re’sen düzeltme yapma hakkına sahiptir. Ve fakat bu düzeltme mükellefin aleyhine olacak şekildeyse bu kişi vergi mahkemesinde dava açabilecektir. Dava, re’sen yapılan düzenlemenin mükellefe tebliğinden itibaren 30 gün içinde açılmalıdır.

Özetle, re’sen düzeltme yolunda mükellef aleyhine bir düzenleme yapıldığı takdirde bu düzenlemenin kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde yargı yoluna başvurma hakkına sahiptir. Bunun yanı sıra hakkından düzeltme fişi düzenlenen mükellef tebliğden itibaren 1 yıl içinde parasını iade alma hakkına sahiptir. Süresi içinde başvuru yapmayan mükellef bu hakkını kaybedecektir.

  1. Şikayet Yoluyla Müracaat 

Vergi Usul Kanunu 116 ve 117 maddelerinin düzenlendiği hallerde bir hatanın varlığı söz konusuysa KESİNLEŞMİŞ DAHİ OLSA tarhiyatı yapan vergi dairesine başvuru yapılabilecektir. Başvurunun akabinde idarenin 30 gün içinde cevap vermesi beklenir. Gelen cevap olumlu olursa idare hatayı giderecektir, 30 gün içinde ret cevabı gelir ise veya 30 günlük süre içine hiç cevap gelmezse zımni ret sayılacağından Gelir İdaresi Başkanlığına şikayet yoluyla başvuru dilekçesi ile başvuruda bulunulacaktır. Ve yine bu başvuru tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde cevap gelirse cevap tarihinden veya cevap gelmezse 30 günlük sürenin bitim tarihinden itibaren yargı yoluna başvuru hakkı doğacaktır. 

Belirtmek gerekir ki, başvurunun Gelir İdaresi Başkanlığına mı yoksa Hazine ve Maliye Bakanlığına mı yapılacağı konusunda tartışmalar mevcuttur. Bir kısım hocalar Hazine ve Maliye Bakanlığına başvurulması gerektiğini savunsa da uygulama ve yargı görüşür başvurunun Gelir İdaresi Başkanlığına yapılması gerektiği yönündedir. 

Nitekim bu konuyla ilgili; Ankara B.İ.M 1. V.D.D 10.03.2021 Tarih ve 2020/ 957 E. 2021/ 226 K. sayılı kararında ‘‘ Yukarıda yer verilen düzenlemelerden, düzeltme zamanaşımı süresinde olmak koşuluyla, düzeltme talebinde bulunan ilgililerin, vergi mahkemesinde dava açma süresi olan otuz günü geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talebinin ilgili vergi dairesi tarafından reddedilmesi neticesi şikayet yoluyla  Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvuruda bulunmaları üzerine, şikayet merciinin olumsuz cevabının tebliğinden ya da altmış gün içinde cevap verilmemesi halinde altmış günün sona ermesinden itibaren otuz gün içinde bu işlemin iptali istemiyle dava açması mümkün olduğundan, Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvurulmadan açılan davada, merciine tevdi kararı verilmesi gerekir.’’ içtihadı mevcuttur.

Düzeltme yoluyla şikayette genel zamanaşımı süresi 5 yıldır fakat bazı şartların varlığı halinde bu zamanaşımı süresi 6 yıl olabilecektir. 

Bununla birlikte, hataya ilişkin düzeltme dilekçesi eğer genel dava açma süresi içinde verilirse yine 30 günlük süre beklenecektir fakat burada dikkat edilmesi gereken asıl nokta; ret ya da zımni ret cevabının akabinde dava açma süresinin KALAN DAVA AÇMA SÜRESİ kadar uzayacağıdır. Örnek üzerinden değerlendirmek gerekirse genel dava açma süresi olan 30 gün içindeki 15. gün idareye başvuru yapıldıysa kalan süre 15 gün olacağından, idarenin cevap verdiği tarihten itibaren dava açma süresi 15 gün uzayacaktır. Bu tip süreler hak kaybına yol açabileceğinden süreci bir vergi avukatı ile takip etmek yararınıza olacaktır. Teko Hukuk Bürosu olarak Vergi Hukuku alanında hizmet vermekteyiz.

  YAZAN     AV. ŞERİFCAN BADILLI ve STJ. AV. EBRU YILDIZ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir