Hukuki Makaleler

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Boşanma Sebepleri Nelerdir - teko hukuk çorlu

Boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesince düzenlenmiştir. Boşanma davasını eşlerden her biri evlilik birliğinin sona ermesi amacıyla açabilir.Boşanma Sebepleri genel ve özel olmak üzere iki ayrı grupta incelenir. 

Boşanma Sebebi Olan Haller ve Davranışlar

1-) Genel Sebepler: 

  • Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

2-) Özel Sebepler:

  • Zina
  • Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış 
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
  • Terk
  • Akıl Hastalığı

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davası:

Oldukça geniş ve yoruma açık olan bu sebebe birkaç örnek vermek gerekirse; eşler arası geçimsizlik, eşin diğer eşi ailesi ile birlikte oturmaya zorlaması, cinsel ilişkiye girmemesi, eşin diğer eşe karşı küçük düşürücü sözler söylemesi ve küçük düşürücü davranışlarda bulunması, aşağılaması, eşin diğer eşi başkalarıyla kıyaslaması, ailesi ile görüştürmemesi, psikolojik ve fiziksel şiddet uygulaması, sadakatsiz davranışlarda bulunması, güven sarsıcı hareketlerde bulunması, aşırı savurganlıkta bulunması, aşırı alkol kullanması, eve haciz getirmesi, cimri olması, evlilik sırlarını başkasına anlatması, aşırı derecede kıskanç olması, vb. gibi daha çoğaltabileceğimiz Yargıtay Kararlarınca da her birinin örneği olan bu konular evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Kanunda (TMK) 166. maddede düzenlenen bu sebep için kısaca eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olmalıdır. Halk arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması, şiddetli geçimsizlik olarak bilinir. 

Eşlerden her biri, diğer eşten davacı olabilir ancak davanın mahkemece kabul edilebilmesi için davacı eşin kusur oranının diğer eşe nazaran daha az olması gerekir. Kanun, davacı eşte “kusursuzluk” değil, yalnızca daha az kusur arar. Davalı eşte ise ağır kusur arar. Kusur oranının belirlenmesi boşanmanın sonuçlarından olan tazminat ve nafaka gibi konularda büyük önem arz eder. Yargılama aşamasında davayı açan davacının, davalı eşe oranla daha ağır kusurlu olduğu tespit edilirse hakim davayı reddedebilir ancak davalı eş karşı dava açarak boşanma davasını sürdürebilecektir. 

Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası:

Boşanma davasının zina sebebiyle açılabilmesi için eşlerden birinin başka biriyle cinsel birliktelikte bulunması ve diğer eşin bunu delillerle ispatlaması gerekmektedir. Zinanın varlığı için cinsel birliktelik şarttır. Zina aşamasında kalan, cinsel birliktelik haricinde başka bir kimse ile kurulan yakınlaşmalar güven sarsıcı hareket olduğundan dava konusu zina değil, evlilik birliğinin temelinden sarsılması olacaktır. Zinada hak düşürücü süre zinanın öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde 5 yıldır. Affetmek her sebepte olduğu gibi zinada da davacının dava açma hakkını elinden alır. Affedenin dava hakkı yoktur. 

Cana Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davası:

Eşlerden birinin diğerinin hayatına karşı kast etmesi, pek kötü muamelede bulunması veya onur kırıcı bir davranışta bulunması da boşanma sebebidir. Hayata / cana kastta eşlerden birinin diğerine karşı bizzat bu eylemi gerçekleştirmesi şart değildir. Başka birini azmettirerek ya da kullanarak da eşinin hayatına kast edebilir. Kastın eyleme dönüşmesi, öldürme amacıyla bir teşebbüste bulunulması yeterlidir ancak ölümle / öldürmekle tehdit etmek hayata kastetmek sebebiyle boşanma davası açmaya gerekçe oluşturmaz. Ölümle tehdit edilmesi evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılmasına gerekçedir. Eşlerden birinin diğer eşe karşı acı ve ıstırap çektirecek herhangi bir davranışta bulunması, eziyet çektirmeye yönelik davranışları, işkence çektirmesi vb. her türlü davranış işbu nedenle boşanma davası açmaya gerekçedir. Cinsel ilişkiye zorlama, eziyet çektirme, acımasızca şiddet uygulama vb. örnek olarak verilebilir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi tıpkı zinada olduğu gibi hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebiyle açılacak boşanma davasının hak düşürücü (zamanaşımı) süresi eylemin gerçekleştiği andan itibaren 6 ay ve her halde 5 yıldır. Af, mağdurun dava hakkını burada da elinden alır. Affedenin dava hakkı yoktur. 

Suç İşleme, Onur Kırıcı Davranış ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davası:

Eşlerden biri suç işler, onur kırıcı davranışlarda bulunur ve haysiyetsiz hayat sürerse de diğer eş boşanma davası açabilir. Ancak burada bahsi geçen suç herhangi bir suç değil küçük düşürücü suçtur. Söz konusu suçun küçük düşürücü suç kapsamına girip girmediğine hakim toplumsal ahlak kurallarına göre karar verecektir. Örnek vermek gerekirse rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, cinsel saldırı suçu küçük düşürücü suçlardan sayılmaktadır. İşlenen suça ilişkin ilgili Ceza Mahkemesi’nde bir mahkumiyet kararı verilmiş olması şartı aranmamaktadır. Zira suçlu hüküm giymese bile HAGB hükümleriyle serbest bırakılabilir ya da şikayete tabi suçlarda, suçtan zarar gören taraf eylemi gerçekleştiren eşten şikayetçi olmayabilir. Bu nedenle kanun, boşanma davası için eşin cezalandırılması gibi bir ön koşul (ön mesele / bekletici sorun) aramaz. Burada söz konusu işlenen suç nedeniyle boşanmak isteyen eşin, evlilik birliğini artık sürdüremeyecek hale geldiğini ispatlamasıdır. Kanunda bu sebeple ilgili bir hak düşürücü süre / zamanaşımı süresi gibi bir şart öngörülmemiştir. Davacı eş, eşinin suçlu olup olmadığı konusunda tereddütteyse ve ceza davasının sonuçlanmasını beklemek istiyorsa ve örneğin işbu dava üç sene sürdüyse, davacı eş bu sürenin sonunda boşanma davası açabilir. 

Onur kırıcı davranıştan kasıt, eşe karşı edilen hakaret, rencide edici ve onur ve gururunu incitecek her türlü davranıştır. Uygulamada bu durum daha çok hakaret ile ortaya çıkar. Eşine herkesin içinde herkesin duyabileceği şekilde şeref ve haysiyetine yönelik hakaretlerde bulunan kimse, eşinin namusuna karşı söylenen kötü sözler vb. işbu davanın konusunu oluşturur. Burada kusurun kimde olduğu önemli değildir. İşbu onur kırıcı davranışlar sebebiyle evlilik birliğinin sürdürülemez hale gelip gelmediği konusu da önemli değildir. Onur kırıcı davranışta bulunulan eş her ne kadar kusurlu olursa olsun burada olay onur kırıcı davranışı kimin yaptığıdır. Somut olayda mevzu bahis eylemin, hakaretin ya da söylenen şeyin onur kırıcı davranış olup olmadığı hakimin takdirindedir. Ortada bir onur kırıcı davranışın varlığı söz konusu ise boşanma gerçekleşir.

Haysiyetsiz Hayat Sürmede de eşin toplumsal ahlak ve etik kurallarına uygun davranmaması, genel anlayışa göre adından da bahisle tam anlamıyla haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu nedenle evlilik birliğinin sürdürülemez olduğunun ispatlanması şartı aranmaktadır. Alkol, uyuşturucu, kumar vb. bağımlılığı;  sapkınlık, randevu evi işletme, kadınlar için hayat kadını olarak çalışma vb. örnek verilebilir. Haysiyetsiz hayat sürme adından da anlaşılacağı gibi bir kerelik yapılan bir eylemi değil sürekli olarak eylemi devam ettirme anlamındadır.

İlgili Sayfa: Çorlu Boşanma Avukatı

Terk Nedeniyle Boşanma Davası

Eşlerden biri haklı nedeni olmadan ve evlilik birliğinden doğan temel borç ve yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmak maksadıyla ortak konutu terk ettiyse, terk sebebiyle boşanma davası açılabilir. Aynı şekilde terk için haklı sebebi bulunan eşin daha sonra bu haklı sebebinin ortadan kalkması ancak yine de ortak konuta geri dönmemesi durumunda da yapılan eylem terk sayılır ve haklı nedenle boşanma davası açılması sebebini doğurur. Ancak terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için terkin yanında kanunda öngörülen birkaç şart daha vardır. Dava açılabilmesi için terkin üzerinden altı ay geçmelidir ve davacı eş dava açmadan önce eşine noter aracılığıyla ihtar göndermelidir. İhtarda davalı eşe ortak konuta dönmesi için iki ay süre verilmeli ve iki ay içinde ortak konuta dönmediği takdirde kendisine karşı terk sebebiyle boşanma davası açılacağı ihtar edilmelidir. Dava açmak için her ne kadar altı ay beklenilmesi gerekse de ihtar göndermek için dört ay beklenilmesi, ihtarda da iki aylık süre verilmesi yeterli olacaktır. Bu şekilde tüm bu altı aylık sürecin sonunda ortak konuta dönmeyen eşe karşı terk sebebiyle boşanma davası açılabilecektir. 

Bunların yanı sıra eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan ve haklı sebebi olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için gereken şartları daha anlaşılır olabilmesi için bir de maddeler halinde açıklayalım.

* Eşlerden birinin haklı nedeni olmaksızın evlilik birliğinden doğan temel borç ve yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmak maksadıyla ortak konutu terk etmesi

* Terk eden eşin haklı sebebinin ortadan kalkmasına rağmen terki sürdürmesi ve ortak konuta geri dönmemesi

* Terk edilen eşin, terk eden eşe karşı noter aracılığı ile ihtarname göndermesi ve terk eden eşe iki aylık süre içerisinde ortak konuta dönmediği takdirde aleyhinde terk sebebiyle boşanma davası açılacağının bildirilmesi/ihtar edilmesi

* Boşanma davası açılabilmesi için kanunda öngörülen altı aylık sürenin dolmuş olması

Kanunda altı aylık sürenin boşanma davası açılabilmesi için şarta bağlanmasının nedeni, evlilik birliğinin kurtarılması için taraflara makul bir süre verilmesidir. Örneğin ortak konutu terk eden eş beş ayın sonunda ortak konuta geri döndü ise bu takdirde diğer eş, terk eden eşe karşı işbu terk sebebini ileri sürerek boşanma davası açamayacaktır. Ortak konuta dönen eş bir süre sonra tekrar ortak konutu terk ederse bu süre en baştan tekrar işlemeye başlayacaktır. Ancak bu durum kötü niyetli olarak sık sık tekrarlanıyorsa ve altı ay dolmadan ortak konuta geri dönüp tekrar terk edip süre dolmadan tekrar geri dönüyorsa ve evlilik birliği bu şekilde sürdürülüyorsa bu takdirde hakkın kötüye kullanılması sebebiyle bunu ispatlayan eş, altı ayın sonunda ihtarname şartını da sağlayarak her zaman terk sebebiyle boşanma davası açabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası:

Eşlerden biri akıl hastası ise ve bu nedenle ortak hayat diğer eş için çekilemez hâle geldiyse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla akıl hastası olan eşe karşı boşanma davası açılabilir. Ancak boşanma sebebi olan bu akıl hastalığının evlenme gerçekleştikten sonra ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Zira zaten evlilik birliği kurulmadan akıl hastası olan kimse doktor raporu ile evlenebileceğini tespit ettiremeyecektir. Ancak yine de buna rağmen yapılan evlilik mutlak butlanla ya da somut olaya göre nispi butlanla batıl olacağından evliliğin iptaline ilişkin dava açılacaktır. Bu nedenle geçerli bir evliliğin oluşabilmesi ve sonrasında boşanmanın gerçekleşebilmesi için söz konusu akıl hastası eşin evlilik birliği gerçekleştikten sonra akıl hastası olması gerekmektedir. Bu sebeple açılacak boşanma davası için kanunda bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Davacı eş için evlilik birliğinin sürdürülemez hale gelmiş olması yeterlidir ve dava bu kapsamda her zaman açılabilir. 

Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanma Davası:

Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, eşlerden birinin yukarıda saydığımız nedenlerden biriyle boşanma davası açmış olması ve işbu davanın mahkeme tarafından reddedilmiş olması gerekmektedir. Red kararının kesinleşmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra bu süre zarfında kesintisiz olarak fiili anlamda ayrı yaşayan taraflar yeniden işbu fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açabilirler. Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasında eşlerin kusur oranları, davayı kimin açtığı vb. unsurlar önem teşkil etmez. Halihazırda açılan bir boşanma davasının reddi üzerine evlilik birliğinin yeniden sağlanamaması söz konusu olduğundan fiili ayrılık sebebiyle açılan boşanma davasında hakim, tarafları artık boşamak zorundadır. Tek şart açılan ve reddedilen ilk davanın kesinleşmesinin üzerinden üç yıl geçmesi ve bu süre zarfında eşlerin kesinlikle yeniden birleşmeye yönelik bir eylemde bulunmamasıdır. 

Tek Celsede Boşanma Sebepleri:

Tek celsede boşanmak çekişmeli boşanma davalarında pek mümkün olmamaktadır. Uygulamada hakim tarafından tarafların taleplerine göre yapılan araştırmalar, boşanma davasına sebep olan somut olayın araştırılması, ispatlanması, buna ilişkin olarak varsa tarafların tanıklarının dinlenilmesi vb. derken tek celsede boşanmak oldukça zordur. Ancak eğer taraflar arasında çekişmeli olan hususlar tek celsede dinlenecek tanıklar ile ispatlanabilir durumda ise ve mahkemece araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı kanaati varılırsa hakim kararını tek celsede verebilmektedir. Bu durum genellikle taraflar arasında velayet, mal rejimi vb. gibi çekişmelerin olmadığı çekişmeli boşanma davalarında mümkündür.

Bir diğer tek celsede mümkün olan boşanma davası, anlaşmalı boşanma davasıdır. Taraflar bir yıllık evliliklerin sonunda evlilik birliğini ortak olarak sürdüremeyecekleri kanaatine varırlarsa, anlaştıkları durumları; (varsa) çocuğun velayeti, nafaka, mal paylaşımı vb. durumların yer aldığı bir boşanma protokolü imzaları ile birlikte yetkili Aile Mahkemesi’ne sunmak suretiyle bir anlaşmalı boşanma davası açarlarsa bu dava, tek celsede tarafların boşanmaları ile sonuçlanır.  

Sebepsiz Boşanma olur mu?

Çok sık karşılaşılan sorulardan biri de sebepsizce boşanma davası açılıp açılamayacağı konusudur. Ülkemizde boşanma konusu TMK (Türk Medeni Kanunu) kapsamında düzenlendiğinden sebepleri de aynı şekilde yukarıda saydığımız şekilde TMK kapsamında düzenlenmiştir. Bu nedenle sebepsiz boşanma diye bir durum söz konusu değildir. Yani eşlerin yalnızca birbirini sevmemesi, anlaşamaması gibi durumları ileri sürerek değil de bunları somutlaştırarak ve yukarıda da bahsettiğimiz nedenlere bağlayarak bu minvalde boşanma davası açmaları en doğrusu olacaktır. Örneğin karşılıklı sevgi ve saygının kalmaması zaten taraflar açısından evlilik birliğini sürdürülemez hale getirecek bir sebeptir. Bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir ve olaylar somutlaştırılarak açıkça anlatılır. Hakim somut olaydaki sebeplerin evlilik birliğini temelinden sarstığına kanaat getirirse tarafları bu sebeple boşayacaktır. Sonuç olarak sebepsiz boşanma yoktur ancak eşler arasında yaşanan olumsuzluklar, tartışmalar, kavgalar, sevgi ve saygının bitmesi, anlaşmazlıklar vb. sebepler evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına gerekçe oluşturacaktır. 

Sonuç olarak TMK uyarınca boşanma davası açılabilmesi için yukarıda da bahsi geçen genel ya da özel boşanma sebeplerinden birinin varlığı gerekmektedir. Bu takdirde hakim somut olayın unsurlarına göre değerlendirme yaparak, kusur oranlarını tespit ederek davayı yürütecektir. İspat şartı olan boşanma sebeplerinde özellikle tanık anlatımlarını dikkate alacak, dava açma şartlarını, zamanaşımı sürülerini kısacası usule ilişkin şartların sağlanıp sağlanmadığını araştıracaktır. Yapılan incelemeler sonucu usule ilişkin bir problem olmadığı kanaatindeyse esasa geçilerek somut olay değerlendirilir, hukuka aykırı olmayan her türlü delil değerlendirilir, kusur isnadı yapılır ve yeterince delil, ispat ve hakimin takdiri için gerekli tüm araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra kusuru diğerine göre daha az olan eş lehine karar verilir. 

YAZAN

        AV. ŞERİFCAN BADILLI 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir